GenelSinema

Mumya Filmi İncelemesi – Dark Universe’ün İlk Kahramanı Ahmanet

0

Dark Universe, karanlık kapılar ardında birbirinden ilginç canavarları hayata geçirdi. Hatta yakın zamanda yayımlanan haberlerden sonra bu seriyi takip edenlerin ağzının suyunu akıtacak detaylar ortaya çıktı. Tom Cruise’un The Mummy’si (Mumya), Javier Bardem’in Bride of Frankenstein’ı (Frankenstein’in Gelini), Johnny Depp’in Invisible Man’i (Görünmez Adam) kendi filmleriyle karşımıza çıkacak, hatta yanına The Wolf Man (Kurtadam), Dracula ve daha fazlası eklenecek. The Mummy yani Mumya filmi, atılan ilk adım ve başarılı adım. Günümüze uyarlanmış en sağlam senaryolardan biri olduğu gün gibi ortada.

Öncelikle kafalardaki Mumya sorusuna açıklık getireyim. Korku Canavarları, çok eski zamanların efsanelerindendir. Efsane diyorum çünkü zamanında gerçekten başarılı kurgularla ortaya çıkmışlardır. Bu izlediğimiz film, Universal Monsters Evreni’nin ilk adımı. 1999 yılındaki Mumya filmiyle yaşanan karışıkları bir kenara bırakın ancak tamamen unutmayın çünkü bu filmde, 1999 yılındaki Mumya filmine güzel göndermeler var ve en büyük temennim bir şekilde ortada harmanlanmaları.

Konuyu saptırmadan devam edelim. (99 yılındaki Mumya’ya geleceğim). İlk mumya maceramız 1932 yapımlı Karl Freund’un yönettiği filmle başladı. Korku sineması bu dönemde daha çok canavarlara odaklanmıştı ve bunlara Wolf Man, Frankenstein gibi isimler de eklenmişti. Hatta unutulmaz yüzlerden Bela Lugosi, Dracula yapımında inanılmaz başarı sergilemişti. Açıkçası bütünlük olarak başarı kısmı Dracula’nın 1931 yılında gösterilmesiyle parladı. Durum böyle olunca Universal Monsters adıyla bilinen korku serisi hayata geçti. Mumya için tam 6 film çekilmişti. Aradan geçen zamandan sonra 1999 yapımlı ve birçoğumuzun kalbini kazanan farklı bir Mumya ile tanıştık.

Şimdi, asıl işler burada karışıyor; 1999’daki Mumya üçlemesi (son film berbat ötesiydi), korkunun yerini komedi ve maceraya bırakmıştı. Doğal olarak Universal Monsters konusu, karanlığından sıyrılmıştı. Tabii ki Rick O’Connell ve Evelyn Carnahan karakterileri çok sevildi (ben taptım ne yalan söyleyeyim). Üçüncü film aman aman tutmayınca (neden tutsun ki Evelyn yoktu bi kere hıh) konu, Akrep Kral’a kaydı. Gel zaman, git zaman karanlık olan Universal Monsters tekrar hayata geçmeye karar verdi çünkü aslında özünde insanları korkutmak ve etkilemek vardı. 1999 yılındaki Mumya başarılıydı evet, ancak Universal Monsters’ın tam olarak vermesi gereken ambiyansa sahip değildi. Yine de severek izledik.

İşin güzel kısmı ne biliyor musunuz? Bu filmde, 1999 ve 2001 yılındaki Mumya filmlerine çok tatlı göndermeler yapılmış. Bu notumu, kafanızın bir köşesine yazın ve filmi ona göre izleyin. Gizli baharatlar, yemeğin tadını ferahlatır.

Bu kadar tarih bilgisi yeter, gelelim asıl konumuza; 2017’nin Mumya filmi nasıl olmuş? Yaratık olan (hayır 1999’deki değil) Mumya ablamız Ahmanet (Sofia Boutella), ortalığı darma duman eden taş gibi bir hatun. Film, Nick Morton (Tom Cruise) isimli “kısmen hırsız” dostumuzun yüzyıllardır mühürlenmiş olan, hayatı ellerinden alınmış antik prensesi “bir şekilde” uyandırmasını konu alır. Burada fazla detay vermeyeceğim çünkü ne yazsam “spoiler” olacak. Bu nedenden hikaye konusunu minimum özetle yazmaya çalışacağım.

Nick, farkında olmadan kendisini bozulamaz bir lanetin tam ortasında bulur. Amacı biraz para kazanmak ve rahat yaşam sürmek iken, Ahmanet’in hedefi haline gelir. Bu arada Ahmanet’in mezarını arayan ve içinde ne olduğunu bilen bir örgüt var; Prodigium. Prodigium’un başında Dr. Henry yer alıyor ve  gerçek dünyanın antik tanrılar, canavarlar ile dolu olduğunu biliyor.

Burada Tom Cruise’un oynadığı karakteri Brendan Fraser’ın canlandırdığı Rick O’Connell ile karıştırabilirsiniz. Duruşu, hazineye olan düşkünlüğü, mimik ve vücut hareketleri ister istemez akla Rick O’Connell karakterini getiriyor ancak bu bana göre kesinlikle eksi değil. Açıkçası biraz da filmin izlenmesi için alınmış kararlardan olabileceğini düşünüyorum. Ahmanet rolüne bürünen Sofia Boutella, mükemmel performansıyla göz dolduruyor. Konuşmalarındaki etkileyici ses tonlarından tutun, yüz mimiklerini başarıyla kullanmaktan kaçınmayan oyuncu, işini mükemmel gerçekleştirmiş.

Tabii ki filmin bana göre en epik ismi Russell Crowe (Dr. Henry). Henüz rolü hakkında hiçbir şey bilmeyenlere spoiler olmaması adına detay vermeyeceğim. Ancak abicim, bir oynadı, bir oynadı, ÜFF! Gerçek anlamda inanılmazdı ve onun rolünü CGI ile göstermedikleri için ekibe ayrıca hayran kaldım. Yönetmen Alex Kurtzman, filmdeki ince işleri güzel dokumuş ve ip gibi her şeyi, izleyicinin önüne sermeyi başarmış. Helal sana be!

Bu filmin Kral Arthur: Kılıç Efsanesi – King Arthur: Legend Of The Sword ile aynı kaderi paylaşacağını düşünüyorum. Herkes sevmeyecek ancak özel bir kitle, el üstünde tutacak. Kişisel olarak oyunculuktan tutun, ambiyansa, sahnelerin ardında yatan detaylara kadar birçok içeriği başarılı buldum. Müzikleri efsane değildi ve açıkçası çok da bu konuda beklentiye düşmeye gerek yok. İşin içerisinde eski Mısır olunca, notalar ve konsept bellidir.

Kral Arthur: Kılıç Efsanesi İzledik

İster istemez kafamda Ahmanet ve Imhotep kapışsa, ne de güzel olurdu dedim. Düşünsenize biri necromancer, diğeri sorcerer (ağzının suyu aktı). Kabul, fazla fantastik ama neden olmasın.

Kısacası Mumya, uzak geçmişten günümüze gelmiş başarılı bir aksiyon ve fantastik film olmayı başarmış. Ucundan eklediği korku öğeleri fazla koltuktan zıplatmıyor ancak insanın içini gıcıklatmaya yetiyor. Belli sahneleri özellikle 3D yapılmış ancak 2D olarak da izlemenizde sakınca yok. Önemli olan, evrene hakimseniz ve korku canavarlarının hikayesini biliyorsanız, bilmeseniz bile merak ediyorsanız; yeni canavarı ortaya çıkartan bu film, başarılı bir başlangıç olmuş. Ufak detaylara ve özellikle Dr. Henry ile tanıştıktan sonraki Prodigium binasındaki çevre tasarımlarına, mekanlara çok dikkat etmenizi öneririm. Kim bilir, belki şuradaki kavanozda minik bir canavarın dişi vardır. İyi seyirler millet.

Kara Kule Filminin Türkçe Altyazılı Fragmanı Yayımlandı

Filmdeki minik sürprizlerden.

Ceyda Doğan Karaş
86 doğumlu. Evli, mutlu, Tauren'li. Star Wars, Doctor Who, Yu-Gi-Oh ve Blizzard delisi. 93'ten beri video oyunlarıyla fazla uğraşıyor ve hayatı onların üzerine şekilleniyor. Korku, macera, psikoloji kitap ve animelerine bayılıyor. Koyu Beşiktaş taraftarı ve cosplay organizatörü. Ayrıca cosplay, vazgeçemediği hobilerinden sadece birisi.

Yeni Nesil Ödüllü Samsung Soundbar Satışa Sunuldu

Previous article

Total War: ARENA Geliştirici Günlükleri #4 Yayınlandı

Next article

You may also like

More in Genel