LEGO’ya olan ilgimin temelini bilmiyorum. Ancak, bir şeylerin LEGO ile yapılması benim için mutluluk demek. LEGO da bunun farkında olacak ki, geçtiğimiz yıllarda kendi filmini ve oyunlarını üretmeye başlamıştı. 2019 yılının Haziran ayında ilk kez gördüğümüz LEGO Star Wars: The Skywalker Saga, birkaç ertelemenin ardından, Star Wars ve LEGO sevenleri bir kez daha bir araya getiriyor.
Uzak Bir Evren
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga bize dokuz filmin hikayesini, LEGO’ca, deneyimleme olanağı sağlıyor. Oyunun hikayesinden bahsetmemiz mümkün olmasa da, bu hikayenin olması gerektiği gibi işlendiğini söyleyebiliriz. LEGO, filmlere çılgınlık seviyesinde sadık kalmış. Tabi ki bir LEGO oyunu olarak çeşitli ‘saçmalatmaca’lar (Darth Maul’un ikili ışın kılıcını açtığı anda Luke’un kendi kılıcının öteki tarafına bakması gibi) mevcut. Skywalker Saga’da, diğer LEGO oyunlarında görmediğimiz seslendirme de mevcut. Eğer bazı anılarınızı tazelemek istiyorsanız, orjinal seslendirme ile tüm hikayeyi oynamanız mümkün.
Bu hikayelere ise dokuz filmin ilk ve üçüncü filminden başlayabiliyorsunuz. Herhangi bir zorluk seçeneği yok, açıkçası gerek de görmedim. Bu filmler kendi içlerinde beş bölüme ayrılmış. Beş bölümde de filmlerin en ikonik anlarını oynayabiliyorsunuz. Ara sahneler ile de desteklenen akışta, bölümler arası mekanlar çok detaylı ve oldukça geniş. Belirli bir senaryoyu takip ettiği için, lineer olan ilerleyişte, bir iki tercih seçeneğimiz mevcut oluyor. Bu, iki farklı koridordan birini seçmek, olaylara farklı bir çözüm getirmek gibi etki olarak zararsız şeyler.
Çok Fazla Seçenek
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga’nın bir başka çeşitliliği de bu bölümler arası mekanlarda ortaya çıkıyor. Normalde oynadığınız filmin bölümünü ilk kez oynadığınızda, o an orada olan karakterler dışında bir karakter seçemiyorsunuz. Ancak ara bölgelerde ve Free Play modu açıldığında elinizdeki dört karakteri istediğiniz sınıflardan istediğiniz karakterler ile oluşturabiliyorsunuz.
Oyunda toplam 10 farklı sınıf bulunuyor. Sınıflar, Jedi, Dark Side, Protocol Droid’leri, Hero’lar gibi ayrımlar ile belirlenmiş. Bu sınıftaki karakterler, dönemlerine göre farklı sınıf versiyonlarına da sahip olabiliyorlar. Rey’in ilk versiyonu bir Scavenger iken, ilerleyen filmlerdeki karakter gelişimini farklı bir versiyonu olarak seçebiliyoruz. Bir de Extras sınıfı var ki, diğer 9 kategoriye girmeyen tüm çılgınlıkları burada bulabiliyorsunuz. Çılgınlıkların bir bedeli de, normalde sınıfların kendine özel olan yeteneklerine sahip olmuyor olmanız. Tüm karakter sınıfları, Core Upgrades adı altındaki temel yetenek geliştirmelerini kullanabiliyorlar.
Güç İçinde
Oyunun genelinde en çok kullanacağınız silahların biri Blaster silahlar. Önceki LEGO oyunlarından farklı olarak, sadece nişan alıp ateş etmenin yanında, bazı bölümlerde siper alma, siperden dışarı bakma, siper kırılır ise yeniden inşa etme gibi ufak dokunuşlar var. Oyunun açık ara en keyifli yanları ise ışın kılıcı kullanımında ortaya çıkıyor. Işın kılıcının gücünü hissetmenizi sağlamışlar. Bir önceki Star Wars oyunu Force Awakens’a çok yakın bir tad yakaladım oynarken.
Yakın dövüşlerde rakibi artık rastgele tuşlara basarak yenemiyorsunuz. Sürekli aynı saldırıyı yapmanız, karşı tarafın bir noktada bunu bloklaması ile sizi farklı arayışlara itiyor. Ancak buradaki özgürlük, farklı kombinasyonlar deneyebilmenize olanak veriyor. Oyunun size verdiği kombo setlerinden ilerlemek zorunda değilsiniz.
Oyunun boss dövüşleri ise apayrı bir boyutta ve başarılı. Boss dövüşleri, ara geçişler ile de desteklenerek, tıpkı oyunun kalanı gibi, temponun düşmemesi için elinden geleni yapıyor.
Gerçeğine Sadık Bir Set
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga, önceki oyunlardaki kamera problemini çok büyük ölçüde çözmüş. Biraz daha omuz üstü açıda, hem genel alana hem de aksiyon anlarına daha hakim olabiliyoruz. Bununla beraber, oyun, görmemiz gereken bir şey varsa, bunu gözümüze gözümüze sokmakta geri kalmıyor.
Oyunu oynadığım süre boyunca, kendimi LEGO’nun meşhur Star Wars setlerinden birinde gibi hissettim. Aslına sadık kalma ile kendi karakterini yansıtma arasındaki harika çizgiyi yakalamışlar. Özellikle ara bölümler, büyük olması sayesinde bir çok ufak detay ve yan görevi barındırabiliyor.
Yan görevler ve toplanabilirler sayısı ise oldukça fazla. Bunların bir çoğunun tamamlanması çok kolay iken, bazıları için farklı karakter kombinasyonları veya karakter iş birliği gerekebiliyor. Toplanabilirlerden en çok gözümüze Kyber Bricks çarpıyor. Toplam adedi 1166 olan bu Kyber Bricks’leri, hikayeyi ilk kez bitirdiğinizde, yan görevlerden, hikayede tamamladığınız meydan okumalar ile elde edebiliyorsunuz. Bu Kyber Brick’leri, çevrede kırılan dökülen her şeyden topladığımız stud’lar ile birlikte karakter sınıflarını geliştirmekte kullanabiliyoruz.
Uzayda Durum Ne
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga’da, hikaye bölümlerindeki ünlü kovalamaca veya saldırılarda da rol alıyoruz. Yine ara bölümlerde, bulunduğumuz gezegenin uzay bölümündeki Kyber Brick’leri toplayabiliyor, buradaki yan görevleri yapabiliyorsunuz. Uzay aracını kontrol etmek güzel ancak evrenin çok hızlı araçlarında bile sürekli Boost’a basmak zorunda kaldığımı hissettim.
Oyunun eğer bir yancınız var ise Co-op modu da var. Oynanış anlamında daha eğlenceli anlara sebep olsa da, hikaye gerekliliği bazı alanlardan ikinci oyuncunun faydalanması mümkün olmamış. Özellikle bazı düellolarda, yancınızın size bir tek moral desteği olabiliyor.
Oyun, teknik anlamda da oldukça başarılı. Birkaç tane erteleme ardından böyle bir problemle karşılaşmamak, oldukça sevindirici. LEGO Star Wars: The Skywalker Saga, grafiksel anlamda bir şölen olmasa da, gördüğüm şeyden ve bunun ne kadar iyi çalıştığından memnunum diyebilirim.
LEGO Star Wars: The Skywalker Saga, hikayeyi ele alışı ile, oynanışı ve atmosferi ile, kolayca saatlerinizi harcayabileceğiniz bir oyun. Daha iyi olabileceği noktalar mevcut. Ancak ben LEGO’nun mükemmel seviyesine en yakın oyununu oynadığımızı düşünüyorum.