Final Fantasy, oyun dünyasının en lezzetli yapımlarından biridir. Uzun sinematikleri, karanlık hikayesi ve kalbinizi ısıtan tatlı detayları, elbet hepinizin hayatına dokunmuştur. Bu sefer 30 yıllık bir maceraya tekrar atılıyoruz. FINAL FANTASY IV Pixel Remaster evrenine hoşgeldiniz.
Square Enix’in son zamanlarda 2D Final Fantasy oyunlarını yeniden piyasaya çıkarması, popüler konulardan biri.
FFIV, farklı platformlarda da çıkmış ve bazılarında hayal kırıklığı da yaratmıştır. Güzel haber, PC tarafında kendisini toparlamayı başardığı gün gibi ortada. Elbet mükemmel değil, ancak söz konusu FF olunca akan sular durulur diyenlerdenseniz yazıyı okumaya devam edebilirsiniz.
Öncelikle evrene yabancı olanlara minik özet geçelim. Hikayemiz bizi Cecil isimli bir Kara Şövalye ile tanıştırıyor. Pixellerden oluşan bu kahraman, aslında masum insanları katlederek hizmet ettiği kralın emirlerini yerine getiren bir şövalye. Bir gün kralının emrine karşı çıkarak yıkımına sebep olduğu köydeki ufak bir kızı korumaya karar veriyor. Doğal olarak kendisi hain ilan ediliyor ve kaçış hikayesi başlıyor.
Oyun grafikleri tahmin edebileceğiniz üzere piksel severlere hitap ediyor. Orijinal olarak SNES’te kendisini gösteren oyun, 2021 yılında tekrar karşımıza “daha net piksellerle” çıkıyor. Şöyle ki özellikle karakter animasyonları biraz daha net, gezdiğimiz mekanların tasarımları da daha anlaşılabilir durumda. Tabii öyle aman aman büyük yenilikler de beklemeyin. Sonuç olarak eldeki malzeme belli.
Oynanış kısmında FFIV ile bizi sıra tabanlı bir tema bekliyor. Zaten bir FF oyununun en azından ucundan da olsa sıra tabanlı olması beklenir. Her ne kadar son zamanlarda piyasaya çıkan JRPG’ler bu temayı biraz geriye itip, oyuncuya aksiyonu yaşatmak istese de FFIV’nın temelindeki bu oynanışın korunması güzel bir dokunuş olmuş. Hem nostalji havası, hem de kafa dağıtmaya birebir.
Kahramanımız Cecil’in yanında tabii ki hikaye ilerledikçe farklı karakterleri de yönetiyoruz. Her birinin kendisine has özellikleri ve güçleri var. Tabii unutmamak gerek ki karşınızda 30 yıllık bir oyun var. Haritada ilerken “laps” diye karşınıza düşman çıkabiliyor yani “random encounter” muhabbetine alışık değilseniz, kalbiniz yerinizden çıkabilir. İşin güzel kısmı savaşlar o kadar zor değil ve kısa sürüyor. Dragon Quest XI: Echoes of an Elusive Age’de olduğu gibi bu oyuna da savaş hızı eklenmiş. Ayrıca otomatik savaş seçeneğiyle parmaklarınızı çok yormanıza da gerek kalmıyor.
Square Enix’in “nostalji” mesajını yedirmeye çalıştığı zaten grafiklerden çok belli oluyor ve bunu olabildiğince de korumaya çalışmış. Gönül isterdi ki efektler daha temiz olsaymış. Her şekilde orijinal müzikleri, tatlı hikayesi ve PC platformunda rahat oynanışı ile FFIV Remaster, türünü sevenlerin zamanını hak eden bir yapım.
MARİO GOLF: SUPER RUSH İNCELEME