NieR’i duymayan RPG-sever çok az bulabiliriz. Bizlere Automata ile enteresan anlar yaşatan NieR serisinin, Japonya dışına çıkmamış bir kardeşi de var. NieR Replicant ver.1.22474487139 (kısaca NieR:R), Avrupadaki NieR severlere, 2010’daki oyunu, bir miktar geliştirerek getiriyor. Peki bunda ne kadar başarılı?
Öncelikle hikayemiz Automata’nın öncesini konu alıyor. Burada Japonya sürümü ile aralarında hem sene hem de bir anlatım farklılığı mevcut, o yüzden daha da kafa karıştırmamak için ortak noktalardan devam ediyorum. NieR:R, remaster değil, remake de değil. Yapımcının söylediğine göre ‘ikisinin arasında bir şey’. Mekanik değişiyor, görseller daha iyi hale geliyor, bazı şeyler yapılamıyor ise buna artık yeni bir tanım da gelmiş oluyor böylece. İkisinin arasındaki bu ‘şey’, NieR:R’yi bazı noktalarda farklı hissettirirken, bazı noktalarda çağın gerisinde bırakıyor.
Köyün Delikanlısı
NieR (adını siz veriyorsunuz aslında) adlı bir gencin macerasını konu alan NieR:R’de, Yonah adında oldukça sevimli, biraz başına buyruk bir kız kardeşimiz de var. Kendisi hasta ve biz küçük kasabamızda ona ve kendimize bakmak için küçük ayak işleri yapıyoruz. Bu noktada oyun bizi bu bunalıma oldukça iyi sokuyor. Köylünün tavuğundan, akşam yemeğine, anneannesinin ilacına kadar onu getir bunu götür görevi alıyoruz. Yeri geliyor bir kurye, yeri geliyor bir ulak oluyor NieR. Kahramanın yolculuğundaki gibi bir Maceraya Çağrı sonrasında da kendimizi büyülerin de dahil olduğu bir savaşta buluyoruz.
Bu noktada bize en çok yardımcı olan kişilerden biri ise kütüphanedeki bir kız oluyor. Oyunun devamında, bilge bir kitap bize katılırken, NieR adına yakıştırdığım şekilde ilerleyen bir hikaye var. Spoiler olmaması için bu noktada kesiyorum. Hikayenin anlatımı, özellikle yardımcı ek faktörler ile güzel sağlanıyor. Gerektiği yerde sinematik giriyor, müzikler hüzün-epik dengesini harika kuruyor. Oyuncunun elinden tutma dozu tam olarak Automata’daki gibi, hatta bir miktar daha acımasız. Görevi bile okumadan olduğu yerin işaretlendiği yere gidip orada ilgili tuşa basarak gerekeni yapmanız zor. Özellikle yan görevleri aktif görev olarak işaretleme şansınız olmadığından, görev açıklamasına bakmanız gerekiyor.
Karanlık Aydınlıklar
Shades (Gölgeler) adlı çeşitli formlardaki düşmanlara karşı mücadele veriyoruz oyunun başından itibaren. Biz gelişiyoruz, onlar da boş durmuyor. Oyun, bu açıdan denge problemi yaşatmıyor. Ancak, buradaki bir takım sorunlar hakikaten can sıkıcı. Öncelikle, oyunu Xbox kontrolcüsü ile oynamak, incelemenin yazıldığı tarihte ekstra mod vs olmadan mümkün değil. Saniye/Kare oranınız 5-10 arası bir değere düşüyor. Bu aslında oyunun düzgün bir test aşamasından geçmediğini gösteriyor. Ben açıkçası oyunu klavye-fare ile devam ettirdim ve burada da başka bir hüsrana uğradım. Oyunun kamerası, fare ile bakmaya hiç uygun değil. Çoğu oyunda ve işletim sistemimde normal hızda kullandığım fareyi (Logitech G MX518 Legendary) bu oyunda çok yüksek DPI seviyesine çıkarmadan etrafıma bakamıyorum. Oyunun kafasına göre müdahaleleri de işin içine girince savaşlarım olması gerekenden daha kaos bir hal alıyor.
Bu durum görevler ile de birleşiyor bazen ve işin can sıkıcılığı tavan yapıyor. Köyümden ayrılacağım, kapıdaki güvenlik benden ‘kırılgan’ bir paket teslim etmemi rica ediyor. Buradaki püf noktası da şu, oyunun Dodge sistemi yuvarlanma olarak çalışıyor. Haliyle paket üstümüzdeyken yuvarlanırsak, hasar alırsak vs paket kırılıyor ve görev başarısız oluyor. Ancak üstte bahsettiğim kamera fiyaskosu yüzünden gör(e)mediğiniz bir yerden bir düşman size vuruyor veya ters yöne kaçıyorsunuz. Görevi baştan yapmanız gerekiyor. Evet ilerlemek için şart bir görev değil ama acımasız bir görev-bölüm dizaynı yapıyorsanız, geri kalan mekaniklerin iyi çalışması gerektiği kuralı maalesef burada suya düşüyor.
İyi çalışan mekaniklerden biri ise dövüş. Eğer kamera problemini bir şekilde çözerseniz, dövüşler oldukça keyifli. Yaptığınız şey çalışıyor, kontroller akıcı, zor gibi görünen savaşları bile fikir yürüterek aşabiliyorsunuz. Buradaki tek eksik nokta, ileriye yönük bir gelişim yok. Sadece artan sayılar ve üç farklı silah sınıfı var. Farklı bir mekanik veya fiziksel bir güç elde etmiyorsunuz. Dövüşler güzel ama tekrar eden bir yapıya giriyor haliyle. Oyun bunu, tıpkı Automata’daki gibi kamera açılarıyla kırmaya çalışıyor. Bazen yandan, bazen tepeden görünüm ile yine birilerini pataklamaya devam edebiliyorsunuz.
Acımasız. Ama Güzel.
Oyun yardım etmiyor demiştim. Birazdan bahsedeceğim kısım ise tembellikle ilgili. 2010’da oyun çıktığında yapılabilen ve yapılamayan şeyler olabilir. Bunu anlarım. Ancak 2021’de bir oyunu piyasaya sürüyorsanız, ve bu oyunun atmosfer olarak tutarlı olması gerekiyorsa bazı tembelliklerden kaçınmak lazım. Oyunda yerden alabileceğimiz eşyalar parlayan noktalar olarak uzaktan belirli oluyor. Buraya kadar bir sorun yok. Sonrasında bu noktalara gidip eşyayı alabiliyoruz. Tembellik burada devreye giriyor. Çoğu zaman, bölgenizdeki ‘yerde bulunabilir’, yani düşmanlardan/yaratıklardan elde edilmeyen şeylerin havuzundan çekiliyor orada ne olduğu. Dağ yamacında taşların arasında böğürtlen buluyorsunuz mesela. Kral Eğreltisi bitkisi gerekiyor ilaç için, bölümü bir daha ziyaret ederseniz dağın taşın olduğu yerde bulmanız mümkün. Bu da atmosferik bir tecrübeden çok hack & slash-vari bir yapı sunuyor.
Ek olarak, almanız gereken şey için envanter limitiniz dolu ise aldığınız mesaj “bunun için yerin yok” şeklinde oluyor. Peki neydi benim almak istediğim? Parlak simge sonuçta hepsi, almadan bilmeniz mümkün değil. Bunun bilgisini vermiyor oyun. Eşyayı da yok ediyor alamadınız diye.
Bölümler arası olan yükleme süreleri ise, özellikle ilk aşamada gerçek bir sabır testi. Yapacak şey sayısı azlığından, sürekli bir yere gir-çık-konuş döngüsüne giriyorsunuz. Yani versiyon yükseltip piyasaya çıkarmak yerine yapılabilir çok fazla QoL (yaşam kalitesi) geliştirmesi olduğunu görüp kaçan fırsata üzülüyorum.
Görünen Köy Ne Durumda
NieR:R, tam olarak kabuğu çok sert olan tatlı bir meyve gibi. Eğer ilk birkaç saat sabredebilirseniz, harika anlar (Grimoire Weiss’e selamlar) yaşayabiliyorsunuz. Karakterleri seviyorsunuz, bağlanıyorsunuz. Müziklerini, hele de ilgi duyuyorsanız, oyun dışında da dinlemek istiyorsunuz. NieR:R, belki çok fazla mühimmata sahip olmayabilir, ama iyi yaptığı şeyi türünün en iyilerinden biri olarak sunduğu için kusurlarını kapatabiliyor. NieR oyunlarının bitmeme inadını da düşündüğümüzde, uzun süreli bir misafire hazırlanabilirsiniz.