İnceleme

Phantom Doctrine İnceleme

0

Yeni yeni oyunlar çıkıyor fakat bizim aklımız genellikle hep benimseyip sevdiğimiz birkaç oyunda kalıyor. Sıra tabanlı strateji dendiğinde belli bir yaş aralığındaki oyuncular için akan sular durur. Silent Storm olsun, XCOM olsun, Jagged Alliance olsun bizler için altın niteliğinde yapımlardır. İnceleme konuğumuz Phantom Doctrine ise bu yapımlar ile yarışabilecek kadar iddialı bir oyun.

Phantom Doctrine, Soğuk Savaş döneminde geçen bir sıra tabanlı ajanlık oyunu. Soğuk Savaş’a taraf olan iki büyük taraftan (CIA ve KGB) birini seçerek başladığınız oyunda heyecan dünya haritası üzerinde dönüyor. Bir ana merkeziniz ve o merkeze bağlı çeşitli ülke vatandaşlarından ve farklı istihbarat teşkilatlarından ajanlarınız var.

Ajanlar, CIA, KGB ve Soğuk Savaş

Ekibi yeni ajan alarak genişletebiliyorsunuz. Oynanış olarak benzer yapımlardan çok farklı değil lakin işi güzel kılan kısım etraftan toplanacak belgeler ile sır perdesinin aralanması ve çeşitli mafya vb. karanlık ilişkilerin aydınlatılması üzerine harcadığınız zaman diyebilirim. Oyun içinde ana görev haricinde yan görevler mevcut. Örneğin görev sırasında bir görevliyi öldürmemiz ana görevken 5 tane evrakı haritada bul ve topla gibi şeyler de olabiliyor.

Bir diğer hoşuma giden kısım ise haritaya giriş ve çıkış konusunda cidden gizli operasyon yapılıyor havası oluşturulması. Bu arada bilgi vermek gerekirse, oyun içinde önümüze düşen çoğu belgede adı geçen kişiler, oluşumlar, olaylar vs. neredeyse 1e1 gerçekleşmiş şeyler. Bazı görevler 1e1 gerçekleşmiş olaylardan yola çıkıyor. Örneğin 18 Nisan 1983 tarihinde ise, Beyrut’taki ABD elçilik binasına yönelik birinci intihar saldırısını konu alan bir görev ile karşılaştığınızda Special Mission olarak size anlatılıyor ve sizi havaya sokacak bütün detaylar önünüze sunuluyor.

Arayüz kullanımı oldukça güzel. Özellikle dökümanları ayrıştırıp delil kovaladığınız kısımlar çok güzel hazırlanmış. O kadar ince detaylar üzerinde kafa yormuş ki geliştirici ekip, bir noktadan sonra istihbarat çalışanına dönüyorsunuz. Belgeleri okuyup, şüphelendiğiniz ve info olabileceğini düşündüğünüz kelimelerin üstüne tıklayarak araştırma yapıyorsunuz. Daha sonra bu evraklar mantar pano üzerinde post-it olarak beliriyor ve siz aradaki bağı da evrakları birbiri ile bağlayarak kuruyorsunuz. Bu datalar ortaya çıktıkça başka görevler, farklı lokasyonlarda kişiler ve değişik şeyler erişiminize açılıyor.

Oyun içinde bizi değişik sürprizler de bekliyor

Görevler bu arada kolaydan zora doğru gidiyor. Dünya yaşayan bir yapıda. Farklı şehirlerde farklı ajanlar sizin gibi bulunuyor. Siz onların önüne geçmeye çalıştığınız gibi onlar da sizin önünüze geçmeye, yolunuza taş koymaya çalışıyor. Yeterli ve doğru bilgi akışını sağlayamazsanız tehlike barı artıyor ve ana merkezinize saldırı düzenleniyor. Bu durum gerçekleşmeden evvel saklandığınız bu merkezi hop başka yere taşımanız gerekiyor. Ya da farklı geliştirmelerle bulunabilirlik durumunu azaltmanız gerek. Eğer ki siz yeteri kadar hızlı ve iyi oynarsanız rakibinizin ajanlarına baskın düzenleyebiliyorsunuz.

Bu baskın düzenleme gibi durumlarda ajanlarınız yakalanırsa ya da kimlikleri açığa çıkarsa onlara yeni kimlikler sağlamanız gerekiyor. Yoksa gittikleri yerlerde açık hedef olmaları olası bir durum.

Oyunda ana binanızı geliştirebiliyorsunuz. Ana bina ile birlikte ajanlarınızı da geliştirebiliyorsunuz. Sonuçta bir RPG öğesi var ortamda, geliştiremesek saçma olurdu.

Ana binada farklı birimler mevcut. Forger denilen alanda para akışını kontrol edip para kazanmayı sağlıyoruz. Yeni kimlikler de buradan temin ediliyor. Analytics kısmında bulunan evrakları analiz edebiliyor ve ana merkezimizi taşıyacağımız yeri seçebiliyoruz. Body Engineering Facility’de ise ajanlarımızı farklı yönlerde geliştirebiliyoruz.

MK Ultra? OHA!

MK ultra ise bugüne kadar oyunlarda gördüğünüz en farklı ve en sapık fikir olabilir. Önce MK Ultra’yı anlatmak gerek. MK Ultra, CIA tarafından 1950 – 1970 yılları arasında üst düzey gizlilik ile yürütülen bir zihin kontrol deneyidir. Uzmanlık alanı LSD, halüsinojen ve kimyasal maddeler olan ajanlarla birlikte yürütülen bu operasyonlar ile kitlelerden bilgi alma odağında çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar elbette hiçbir hak hukuk kapsamında da değerlendirilemeyecek şeylerdir. Örnek vermek gerekirse beyin yıkama ile istenen şeylerin yaptırılması, zihin yönlendirme çalışmaları ile şartlı davranışların sergiletilmesi ve kitlelerin davranışsal mühendisliğine soyunulmuştur. Deneylerin evraklarının büyük kısmı Watergate skandalı zamanında imha edildiği için tam çapı bilinememektedir. Lakin ortada bulunan evraklar ve gerçek olaylara dair bulgular ile birlikte faili meçhul ölümlerin, suikastların, çıldıran insanların ve diğer tüm garip olayların bir ucu buraya dayanmaktadır. John F. Kennedy’nin ölümündeki sır perdesinin içinde de MK Ultra’dan kalıntılar olduğu düşünülmektedir.

Gelelim Phantom Doctrine içindeki MK Ultra binamıza. Binada ajanlarınızın beynini yıkayıp tertemiz birer kişi haline getirebilirsiniz. Onları sorguya çekebilir, üstlerine verici yerleştirebilir, Size katılmaları için baskı yapabilir, sabotaj düzenletebilir ya da onların fişini çekebilirsiniz. Bu gibi opsiyonlar oyuna büyük renk katmış diyebilirim.

Phantom Doctrine’in akışı durağan değil demiştim yukarıda. Ajanlarınız sosyal bireyler. Zaman zaman sizi gerçekten çok şaşırtacak şeylerle karşılaşabilirsiniz. Eski hesaplaşmalar, ajanlarınızın uyuşturucu bağımlısı olması, depresyona girmesi gibi acayip gelişmeler karşınıza gelecek. Bu da oyunu daha da heyecanlı kılıyor.

Son Söz

Daha uzun uzun anlatıp oyunun tadını kaçırmak istemiyorum, CIA ve KGB gibi tarafları merak ediyor, ajanlık mevzularına ilgi duyuyorsanız. Üzerine sıra tabanlı strateji hastasıysanız, Phantom Doctrine çok fena bir yapım diyebilirim.

İlker Karaş
Strateji oyunlarını sever. Sabaton ve WW2 dediğinizde akan sular durur.

EA SPORTSTM NHL 19, Hokey Severlerle Buluştu

Previous article

HUAWEI “Kelimeler Yetmez” Fotoğrafçılık Yarışması Sonuçlandı

Next article

You may also like

More in İnceleme