İnceleme

Steam’deki Gizli Cevherler – Streets of Rogue İnceleme

0

Bu kez uzun zamandır gizli gizli vaktimi çalan küçük ama nefis bir oyunla karşınızdayım. Yapımcılığını Matt Dabrowski‘nin üstlendiği Streets of Rogue, bir hayli ilginç ve özgün içeriğiyle piyasada bir süredir devam eden indie oyun akımının arasından ustaca sıyrılmayı başaran yapımlardan. Bu farkı yaratan kısım ise oyunun içeriğinde saklı. Birçok türü bir araya getiren oyunun tanımını yapımcının ağzından dinlemek sanırım en iyisi:

“Rastgele yaratılmış şehirler içerisinde ister dövüşerek, ister sinsice, isterseniz her yeri hackleyerek yolunuzu bulun. Nuclear Throne’a biraz Deus Ex katıp içine GTA’nın anarşisini de ekledik.”

Peki dışarıdan bakınca gayet sıradan görünen Streets of Rogue’un bu kadar çılgınca bir formüle sahip olmasını nasıl açıklayabiliriz?

Öncelikle, oyunun çok özel bir senaryosu ya da maksadı yok. Ne yapmak isterseniz, nasıl yapmak isterseniz yapabilirsiniz. Sandbox anlayışını iliklerinize kadar hissettirmesi her anlamda büyük bir artı. Oyunda prosedürel olarak rastgele yaratılan şehirlerin içerisinde size verilen görevleri tamamlamak kadar tamamlamamak da sizin seçiminiz dahilinde. Türlü türlü görevler, ödüller, koşullar, ortamlar var ve bunların her birine yaklaşımınız çok temel kurallar dışında asla sınırlanmıyor (“mesela duvarın içinden geçemiyorsunuz” diyecektim ama eğer yolunu bulursanız o bile var).

Oyunda bir gerçekçilik maksadı güdülmediği için akla hayale gelebilecek her şeyi yapmaya çok yakınsınız. İnsanlarla konuşup onları kendi safınıza çekebilir, önünüze geleni yıkıp geçebilir veya işlerinizi sinsice halledebilirsiniz. Bu içeriklerden örneklerle bahsedeceğim, ancak tümünü listelemek mümkün olmayacağından ciddi bir kısmını oynayıp görmeniz gerekecek. Bu oyunun en güzel yanı içeriği olsa da tek güzel yanı kesinlikle o diyemeyiz.

Harika denecek derecede sevimli bir pixel art grafik tasarımı, zihinde yer eden ve asla kulak tırmalamayan ses/müzik örgüsü, oynanışta eksiksiz akıcılık, tekrar oynanabilirlikteki sınırsızlık Streets of Rogue’u türdeşlerinden sıyıran özelliklerin bir kısmı. Karakter animasyonları, şehirlerin dokusu, oyundaki tüm varlıklar arasında görülen etkileşimler görsel açıdan oldukça tatmin edici. Farklı anlarda devreye giren farklı müzikler size bu oyunun bir “oyun” olduğunu hissettirdiği kadar yükselen tempoya da eksiksiz biçimde eşlik ediyor.

Oyunda zaman zaman tırmanan karmaşaya ve kaosa rağmen ne görüntüde, ne seslerde en ufak bir anlaşılmazlıkla karşılaşmıyoruz. Üstelik oynadığımız her oyun bir öncekinden tamamıyla farklı bir haritada geçiyor. Şehirler tema olarak aynı bile olsa yerleşimler birbiriyle alakasız, bu da ezberden oynama imkanını ortadan kaldırıyor ve size her defasında yepyeni bir tecrübe sunuyor.

Gelelim şeytanı içinde saklayan ayrıntılara: içerik. Oyuna başlarken hazır bir karakter seçebiliyor veya kendiniz de bir karakter yaratabiliyorsunuz. Bu karakter sadece o an oynadığınız oyun dahilinde seviye atlıyor ve rogue-like türünün doğası gereği her bir oyun sıfırdan oynanıyor, yani bir sonraki oyuna yine 1. seviye olarak başlıyorsunuz.

Yaklaşık 20 farklı hazır karakter bulunmakta, bunların içerisinde klasik askerden hiç de klasik olmayan zeki bir gorile, köle tacirinden bilim adamına kadar birçok farklı uç bulunmakta. Her bir karakterin kendine has özel bir yeteneği var. Bunların bir kısmı pasif yetenek iken bir kısmı aktif yetenek olarak kullanılıyor. Bunun yanında tabii ki seviye atladıkça her karaktere alınabilen karakter özellikleri de mevcut.

Tutorial kısmında temel kontroller öğretildikten sonra ana üs olarak geçen “home base” ekranında oyun sizi karşılıyor. İçerideki NPC’lerin bazıları oyunun çeşitli bölümlerine etki eden işlevleri elinde bulunduruyor. Bunlar, siz oynadıkça havuza eklenecek olan karakter özelliklerini ve görev ödüllerini listelemek, oyuna başlamadan önce oyun içi para birimi olan tavuk nugget (evet doğru okudunuz) kullanarak envanterinize o oyunluk alabileceğiniz bir dizi eşyayı satmak, oyunun bazı kurallarını kökten değiştirmeye yarayan “mutatör”leri listelemek şeklinde karşınıza getirilmiş.

Ayrıca oyunda biraz ilerlemeyi başarıp 5 farklı “dengeli” (karakter yaratırken belli limit var, üzerine çıkarsanız karakteriniz güç bakımından dengesiz sayılıyor) karakter ile bitirdiğiniz her şehirden sonra o şehre direkt geçiş yapmanızı sağlayan “asansör” var. Aynı asansör her şehir giriş ve çıkışlarında da vakti geldiğinde gitmeniz gereken yere sizi götürmek için bekliyor.

Nihayet tüm ayarları yaptık ve asansöre adımımızı attık. Yükleme ekranının arkasından sizi girişe bırakıyor oyun ve o noktadan sonra kelimenin tam anlamıyla 360 derecelik yelpazede serbestsiniz. Karşınıza evler, cafeler, işletmeler, karakollar, laboratuvarlar, fabrikalar gibi birbirinden çok farklı binaların olduğu ve birçok insanın yaşadığı mini bir şehir çıkıyor.

Görevleriniz birini etkisiz hale getirmekten belli bir eşyayı almaya, sağa sola zarar ziyan yaratmaktan birilerini kurtarmaya kadar rastgele önünüze geliyor. Ayrıca hazır karakterlerin kendilerine has “büyük görev”leri var, bunları tamamladığınızda fazladan deneyim puanı ile birlikte tüm oyunun büyük görevini tamamlarsanız süper yeteneklerini de açıyorsunuz.

Her şehir üçer bölümden oluşuyor ve beş adet şehir bulunuyor. Her şehrin üçüncü bölümünde ise bir felaket senaryosu oyuna dahil oluyor. Bombaların yağmasından sizin peşinize takılan robot bir terminatöre, şehirde herkesin birbirine rastgele girmesinden, başınıza ödül konmasına kadar bir dizi felaket senaryosundan biri rastgele şekilde seçiliyor.

Yapmak isteyeceğiniz her ne olursa olsun mutlaka birden fazla yolu oluyor. Örneğin birini öldürecekseniz ister dümdüz saldırın, ister birine para verip ona saldırtın, ister bulunduğu binanın havalandırmasına zehirli gazlar ve kimyasallar atın, isterseniz birbirini döven iki kişinin arasına sokun ve yanlışlıkla darbe almasını sağlayarak o kişiye saldırtın.

Oyundaki eşya çeşitliliği de buna fazlasıyla katkıda bulunuyor. Standart eşyaların dışında size farklı avantajlar sağlayan eşyalar da bolca mevcut. Örneğin canınız azaldı, bir muz buldunuz ve yediniz. İyileşmenin yanında bu muzun kabuğunu da birinin koşu yoluna atarak silah gibi kullanabiliyorsunuz. Bir başka örnek de etrafta bulacağınız içi dolu şırıngalar. Olumlu ve olumsuz etkiler gösteren maddelerle dolu olan bu şırıngaları su tüfeği ile birlikte kullanırsanız uzaktan bu şırıngaları başkası üzerinde deneyebilir, veya havalandırmalardan içeri atarak içerideki herkesin bu etkiye maruz kalmasını sağlayabilirsiniz.

Oyunun ayrıca kendine has eşyaları var. Tek seferlik hack aracı, pencere kesici, kasa patlatıcı, altına saklanıp hareketsiz durduğunuzda fark edilmemenizi sağlayan karton kutu, koca ayak hologramı yaratıp ortalığı birbirine katmanızı sağlayan aparat ve “haterator” (nefretmatik?) bunların sadece bir kısmı. Saymakla bitmeyecek olan bu eşyalar, oyunun gidişatını inanılmaz ölçüde değiştirebiliyor ve size hiç beklemediğiniz çıkış yolları açabiliyor.

Pekala, bizim ne yaptığımız belli, ya etraftakiler ne yapıyor? NPC’ler de birkaç türü hariç oyundaki karakterlerin arasından rastgele seçiliyor ve hangi karakter olarak seçilmişlerse o karakterin rolüne uygun davranıyorlar. Mesela köle tacirleri gerçekten köle satıyor, gangsterler etrafta gezip birbiriyle dövüşüyor ve ücretli olarak size koruma hizmeti veriyor, polisler asayişi sağlamak için devriye geziyor, barmenler içki satıyor, doktorlar sizi ücrete mukabil iyileştiriyor veya ecza malzemeleri satıyor, bilim adamları ise gorilleri kafese tıkıp (muhtemelen biz bakmıyorken) deneyler yapıyorlar.

Karakterlerin aralarındaki etkileşimler NPC’lerin davranışlarına da yansıyor ve bunları kendi lehinize kullanabiliyorsunuz. Serbest bıraktığınız goriller direkt olarak bilim adamlarına saldırıyor, farklı çetelerin gangsterleri birbirine saldırıyor, hapis gibi kullanılan binalardaki mahkumları serbest bırakırsanız gardiyanları onlara saldırıyor.

Son olarak küçük bir detaya daha değineceğim, oyundaki mizahi içerik aslında oyunu bu kadar eğlenceli kılan gizli forvet. Adeta elinin uzandığı her şeyle dalga geçen, ustaca ayarlanmış “cıvıklık” seviyesine sahip olan Streets of Rogue’da bulduğunuz her şeyi okumanız ve dinlemeniz, oyundan alacağınız keyfi rahatlıkla ikiye üçe katlayacak.

Tüm bunların nihayetinde oyunun çok küçük, temel bölümünden ibaret. Sürekli güncellenen, hataları düzeltilen ve yeni içerikler eklenen Streets of Rogue, eğer indie oyun seviyorsanız veya elinizde çok güçlü bilgisayar yoksa sizi çok uzun süre meşgul edebilecek kadar harika bir oyun.

Benim gibi indie türüne çok yakın durmayan oyuncuları bile kendine hayran bıraktığını söyleyerek sözü bitireyim, siz de ilk fırsatta (özellikle de indirimde) birer kopya kapın ve şehri fütursuzca birbirine katın!

Marvel’s Spider-Man: The Heist İnceleme
Deracine İnceleme
Assassin’s Creed Odyssey İnceleme
Can Özel
2 yaşında Sega Mega Drive ile kötü yola düştü, 8 yaşında da zamanının efsanesi olan Half-Life ile PC kulvarına adım atarak bu sektöre girmiş bulundu (ama çıkamadı). 25 yıldan fazladır ekran başında, oradan kalkmaya da pek niyetli değil. FPS ve Action-RPG/Hack'n'Slash sözkonusu olduğunda bayrakla önden koşar.

    HUAWEI Mate 20 Pro Artık Türkiye’de

    Previous article

    Mor Ejderha Spyro Geri Döndü!

    Next article

    You may also like

    More in İnceleme