Mavi kirpi Sonic, yıllara meydan okuyan birçok oyuna sahip oldu ve her birinde farklı bir hikayeye daldık. Ne olursa olsun tam olarak istenileni veremese bile en azından türünü sevenlerin eğlenmesini sağladığı bir gerçek. Kart yarışı çok yeni bir olay değil, seveni çok olduğu kadar sevmeyeni de bir o kadar fazla. Team Sonic Racing ile yarış severleri tekrar piste davet ediyoruz.
Mario Kart başlıklarının yanında bu tarz oyunların yığınla kopyası mevcut. Özellikle yaşınız belli rakama ulaştıysa, muhtemelen Sega’yı çok daha uzun süredir tanıyorsunuz demektir. Kart oyunlarında sadece yarışmak değil, bol patlama, yüksek hız, eğlence ve sevimli grafikler beklersiniz. Durum böyle olunca her kart oyunu, ilginizi çekmez. Tüm detayları kenara bırakıp tek bir soruna odaklandığımızda Team Sonic Racing duyurulalı tam altı yıl oldu ve sevincin yerini kaygıya bırakması bu noktada çok doğal. Birçok eleştirinin altında yatan önemli noktalar arasında sadece Sonic ve arkadaşlarının oyunda yer almasıydı. Eski yüzlerin çoğu ortada görünmüyordu ve her yarışın oldukça basit olacağı açıklanmıştı. Böylece birçok oyuncu yavaş yavaş kendini çekti ve beklentileri inanılmaz düşürdü. Görünen o ki Sumo Digital ve Sega, bu çağrıların tamamını dinlemiş. Ekip, kolları sıvayarak oyunu bir ay daha geciktirip daha iyi hale getirebilmek adına, takım mekanikleri üzerinde çalışmaya başlamış.
İlk olarak yarış mekaniklerinin hepsinde amaç bellidir. En iyisi olmak ve tepeye tırmanmak. Team Sonic Racing, kart oyunlarındaki rakibe karşı yoldaki hileleri kullanma mantığına sahip. Onlara vurabilir veya küçük sürprizler yaparak kısa süreliğine yarış dışı bırakabilirsiniz. Ek olarak oyunun ana çekirdeğini oluşturan bir de teknisyeni mevcut. Seçilen her karakter hız (speed), teknik (technique) ve güç (power) olmak üzere üç grup türüne sahip. Hız, kartlar arasında hızla hareket ederek kolayca sıyrılma avantajına sahip. Teknik karakterler daha iyi araç kullanımının tadını çıkartırken, zorlu ve tehlikeli arazileri rahatça geçebiliyor. Güç karakterleri ise hiç zorlanmadan tehlikeli arazileri geçebiliyor, bariyerler boyunca kayarak yoluna devam ediyor ve diğer yarışçıları yoldan çıkartabilecek kadar da büyük jantlara sahipler.
Tipik bir kart yarışından farklı olarak, ne olursa olsun başarıyı takım arkadaşınızla yakalamak zorundasınız. Yarışta ön tarafta olan üye, arkasında sarı bir patika izi bırakıyor ve başka takım arkadaşı bu iz sayesinde diğer oyuncuların saldırılarından kurtulabiliyor. Bir nevi daha rahat ilerlemek için ipucu vazifesi görüyor. Her yarışçının arkasında büyüyen sarı patika sayesinde güçlerin ne zaman kullanılabileceğini de keşfedebiliyorsunuz. Başlangıçta ekip çalışmasının pek işe yaramadığını hissediyorsunuz ve sezgisel olarak hareket etmek oldukça zor. Birkaç yarış sonra olayın önemini kavrıyor ve eğlenmeye başlıyorsunuz.
Oyun, kazanmak için lider olmaktan çok takımınızla işbirliği içerisinde olmanızı istiyor. Dünyanın en iyi yarışçısı olmak veya birinciliği elde etmek kolay, ancak takımınızı geride bırakırsanız genel sonuçlardaki sıranız sizi geriye sürükleyecektir. Dümdüz sürüş yapmak ve başkalarının sizin akışınızı kullanmasına izin vermek, ihtiyaç duymadığınız eşya kutularını geride bırakarak paylaşmak gibi iyilikler, yarıştaki liderliğiniz için daha iyidir. Normal yarış oyunlarına göre oldukça zorlayıcı bir değişim, ancak oynanış dinamiğindeki eğlenceyi iki katına çıkardığı bir gerçek.
Eğer takım olarak yarışmak tam olarak size göre değilse, “solo” olarak takılabileceğiniz arcade race modunun olduğunu da belirtelim. Sonuçta takım olarak yarışmak, doğru yerde diğer yarışçının paçasını kurtarmak derken biraz antremana ihtiyacınız olacak ve alışmak da kolay değil. Eğer takım yarışı tabiri hoşunuza gittiyse, bu oyunda sizin için çok sayıda aktivite mevcut. En önemlisi hiç kuşkusuz “adventure” mod. Anlatımda mükemmel hikaye beklentisine girmeyin, ancak en azından kart oyunları arasında hatırı sayılır etkileşimlere sahip.
Macera modunun ana takım yarışları içerisinde hemen hemen her bölümdeki yarışlar, büyük yarış olaylarıyla bağlantılı ilerliyor. Bazıları kafanızı meşgul edecek mini oyunlara bile sahip. Sonic olursa o meşhur altın halkalar da var demektir. Team Sonic Racing’de halkaları toplarken Eggman’in robotlarını yolumuzdan çekmek gibi zorluklarla baş etmek gerekebiliyor. En korkuncu ise Daredevil modu. Bu mod, ilerlemeyi engelleyen yapıya sahip. Başarabilmek için de pist üzerinde art arda gelen yıldızlara ihtiyacınız var, bir tarafta sarı bölge diğer tarafta ise kırmızı yer alıyor. Bunları ilerletmek için de puan kazanmak gerekiyor. Puan kazanmak için kenarlara vurmadan, belirli miktarda puana ulaşmak şart.
Oyunu geri plana iten başka konular da var elbet. Online tarafta çeşitlilik oldukça az ve fazla tekdüze ilerliyor. Tabii diğer tarafta görevini tam olarak yerine getiriyor. Oyunla ilgili göze çarpan diğer konu ise Sonic ve arkadaşları dışındaki karakterlere pek özenilmemiş olması. Sanki hikayenin parçası değiller gibi ve zorlama duruyorlar. En azından pistler üzerinde daha fazla çalışılmış. Tam olarak Sonic havasındalar ve eğlenceli, renkli detaylarla süslüler.
Birçoğunuzun aklındaki soru olan satın almaya değer mi konusu ise biraz kişisel. Oyun, tam olarak istenileni vermiyor, eğlendiriyor ancak bir noktada yetersiz de kalıyor. Takım yarışları fikrinin başarılı olduğunu itiraf etmek gerek. En azından oyundaki heyecanı ve zorluk seviyesini arttırıyor. Seslendirme ve müzik kısmında da beklentinizi karşılayan Team Sonic Racing, hınzır mavi kirpinizi özlediyseniz istediğinizi verecektir.