Bildiğiniz RPG’leri bir kenara bırakın. Snack World: The Dungeon Crawl Gold ile daha önce deneyimlediğiniz birçok yapı değişiyor. Bu değişimler bazı oyuncuları oldukça mutlu edecektir, ancak diğer tarafta “neden” sorusunu da sık sık kafanızda tekrarlayacaksınız.
Daha önce Level-5’in oyunlarında zaman geçirdiyseniz Snack World, sizin için büyük bir sürpriz sayılmayacaktır. Japonya’da birçok anime isminin oyunlarını hayata geçiren Level-5, doğal olarak herkese hitap etmeyen yapısıyla biliniyor. Hazır Nintendo Switch de hızını alamazken Snack World, buradaki yerini almayı başardı.
Aslında Snack World, arada derede kaynayan isimlerden. Muhtemelen birçoğunuzun Switch’i olsa bile belki de henüz haberiniz olacak ve kağıtta oyun hakkında yazılacak (en azından hikayesel olarak) pek bir şey de yok. Basit ve eğlenceli teriminin şekil almış hali.
Oyunu açar açmaz bir karakter yaratıyor, ardından hafızasını kaybetmiş kasabada uyanıyorsunuz. Hani sıradan RPG mantığı. Amacınız bir dizi zindan görevi yapmak, bu sırada hikayede ilerlemek, ne var ne yok yağmalamak ve tabii ki yol boyunca bol bol XP yani deneyim puanı kazanmak. Yani daha önce yapmadığınız şey değil.
Bildiğiniz temellere alışık olsanız bile bir de işin sunumu önemli öyle değil mi? Mizah anlayışı olsun veya en azından karakter mimikleri olsun genel arayışa girmekten kendinizi alıkoyamazsınız. Snack World’ün dünyası kendi etrafında dönüyor. Mekanlardan yiyeceklere ve topladığınız eşyalara kadar her şeyin Falafel Flats, Succotash Sands, Gumbo Grotto gibi ilginç isimleri var. Hatta arada Romano ve Julienne isimleri bile dikkat çekiyor. Bu sırada topladığınız malzemelerin sizi güçlendirdiğinin de altını çizelim. Olay sadece gülüşmelerden ibaret değil yani.
Bu sırada düşmanları da es geçmek olmaz. Çoğu ne yazık ki kötü esprilerin hayat bulmuş hali. Bazıları gerçekten akıllıca ancak çoğu suratınızın şeklini değiştirecek. Mesela sheep wizard’ı ele alalım. Adına baktığınızda aklınıza ilk gelen “koyun sihirbazı”. Bu sheep wizard arkadaşların bir de isimleri var Shaman Ewe. Onlara saldırdığınızda öfke nöbetine giriyorlar ve çocuk piyadeler gibiler. Bir de Shakespeare karakteri gibi giyinmiş Ogre’miz var. Kısacası düşmanlar da kendi hallerinde özeller aslında. Bazıları ise rahatsız edici derecede özel. İyi anlamda mı yoksa kötü mü siz karar verin. Ek olarak düşman çeşitliliği oldukça fazla. En azından sürekli aynı yaratıklarla kapışmak zorunda kalmıyorsunuz.
Her mağlup ettiğiniz her düşman “Snacks” listenizi genişletir. Çeşitlilik her zaman iyidir ve onları Snacks listenize ekledikçe görevlerde eşlik etmek için yanınıza alabilirsiniz. Snacks, Party ve Pocket olarak yerleştirilebilinir. Party Snacks, AI yani yapay zeka olarak partnize alınabilir ve görev boyunca yanınızda takılır. Kısacası co-op partner görevlerine sahiptir aslında. Bu da eğer ölürlerse, onları canlandırmanız gerektiği anlamına gelir. Oyun başlarında size eşlik etmesi için sadece bir tane Party Snack sahibi olabiliyorsunuz. Ancak ilerledikçe bu sayı üçe kadar yükseltilebilir. Pocket Snack ise size onu çağırmaya hazır olana kadar kenarda bekler. Bu da onları belirli bir süre kontrol edebileceğiniz ve uygun gördükleri belli saldırılarını kullanabileceğiniz anlamına gelir. İşin güzel kısmı oynanışta bu fikir daha eğlenceli hale geliyor. Snack ekibiniz 254 farklı karaktere sahip ve bunların 168 tanesi düşman. Ayrıca bunların 90 tanesi ikna kabiliyetinize bağlı olarak yan görevlerde size yardımcı olabiliyor.
Çoğu Snack, toplanabilir düşmanlardan daha çekici modellemelere sahip. Zaten esas olarak onları yan görev sırasında tanıyorsunuz. Dikkat çeken kısım renkli tasarıma rağmen aslında oyunun ufak yaştaki oyunculara göre olmaması. Şirinliklerinin arkasında saklanmış oldukça açık kostümlere sahip karakterler de var. Bazıları sansürlü çığlıklar koparıyor, bazıları küfür etmekten çekinmiyor. Bu küfürler her ne kadar çoğumuza masum görünse de ufak yaştaki oyuncuların duymamasını tercih ederiz. Ne de olsa Pokemon oyunlarında bile kimi zaman kullanılan “hell”, “damn” gibi sözcüklere alışığız. Ufak yaştaki oyunculara göre olmamasının nedeni ise içindeki bazı esprilerin rahatsız edici olması. Şaka ve espri arasındaki ince çizgide bazı oyunlar eğlenebilir, bazıları ise bunları rahatsız bulabilir.
Bu kadar çok karakterlerden bahsetmemimizin nedeni ise oyunun tüm içeriğini bundan alıyor oluşu. Snack World’ü tam olarak taşıyan şey karakterler, isimleri ve arasında geçen diyaloglar. Her ne kadar hikayenin belli kısımları dışında kendini tekrar eden oynanışı olsa da bazılarınız, bu basit esprileri muhtemelen beğenecektir. Kiminiz ise nefret edecek, uyarmakta fayda görüyoruz.
Zindanlar birbirlerine benzese de her seferinde rastgele bir düzen oluşturuyorlar. Tanıdık ortamlara denk gelseniz bile renkli tasarımı hoşunuza gidebilir. Eğer zindan eğlencesi konusuna uzaksanız, muhtemelen istediğinizi alacaksınız veya en azından bu türle tanışmak için artık iyi bir bahaneniz var.
Oynanış, oldukça basit. Düşmanlar kendi türlerine ayrılıyorlar. Tıpkı Pokemon gibi düşünebilirsiniz. Her düşman, belli bir hasar veriyor. Her göreve farklı silahlarla gitmeniz gerekebiliyor. Silahlarınızı istediğiniz zaman değiştirebiliyorsunuz. Kullanıcı dostu olan oyunda düşmanın üzerine geldiğinizde ZR tuşuna basarsanız, hangi silahınızın daha etkili olacağı bile yazıyor. Belki bu kadar basit olması veya birçok konuyu hazır sunması bazılarınızı rahatsız edebilir. Ne de olsa son zamanlarda “zorlu” oyunlar birçok oyuncunun favorisi olmuş durumda.
Kısacası Snack World, eğlencelik tatlı bir RPG olarak karşımıza çıkıyor. Espri anlayışı konusunda tekrar hatırlatma yapmakta fayda var: kesinlikle herkese göre değil. Bazıları fazla bel altı ve rahatsız edici, bazıları ise gerçekten eğlenceli. Karakter ve düşman isimleri, mekan tasarımları derken sevimli detayların arkasında oyun, sizi kendisinde tutmak için elinden geleni yapıyor. Çok sayıda toplanacak eşya, karakterinizi güzelleştirip güçlendirebileceğiniz zırhlar ve dahası. Oynanış mekaniği kendini tekrar etmeye başladığında, araya komik bir hikaye giriyor ve toparlıyor.