İnceleme

SnowRunner İnceleme

0

Çamurda sıkışıp kalmak sorun değil, çıkabilmek için yeteneklerinizi konuşturmak sorun. Gerçekçi arazi modellemesi, çok sayıda araç seçeneği ile SnowRunner, son zamanlarda kafanızı rahatlatan isimlerden biri olmaya aday.

SnowRunner, benzer şekilde adlandırılan MudRunner’ın devamı. Oyun Michigan, Alaska ve Taymyr, Rusya’da gerçekleşiyor. Bu da bizi çok çeşitli haritalarla baş başa bırakıyor.  Michigan ve Alaska’nın her birinde birbirine bağlı dört bölge bulunurken, Taymyr’de üç bölge mevcut. Haritaların hepsi çok büyük ve ayrıntılı. Saçma derecede oyunda çok sayıda içerik var.

11 haritanın her birinde haritanın bir kısmına ulaşabilmek için gözetleme kulelerine ulaşmanız gerekiyor. Ancak bu iş o kadar kolay değil. Her araçla, öyle her yere ulaşmak mümkün değil. Gözetleme kulelerini bulmak, oyundaki birçok görev, yükseltmeler, kurtarılmayı bekleyen diğer araçlar derken haritalarda sizi oyalayacak yığınla detay mevcut. Haritalar, hızlı seyahat etmenizi sağlayan bir garaj bulmanızı isteyerek, işinizi kolaylaştırıyor. İlk garajınızı açtıktan sonra oyuna co-op dalabiliyorsunuz.

İlk haritanızı keşfetmeye başladığınızda, her yer size fazla kapalı gelecektir. Genellikle yavaş yavaş yollarda ilerlemeniz gerekecek ve çamurda kaldığınızda sürekli kendinizi kurtarmaya çalışırken bulacaksınız. Ancak bir kere haritadaki kuleleri açarsanız, oyun çok daha eğlenceli hale gelecektir. Zaten asıl amaç keşfetmek ve bu süreçte görevleri yerine getirip, haritayı daha kolay yolculuk edebilecek hale sokmak.

SnowRunner’ın odak noktası “contracts” yani sözleşmeler. Ana görev gibi düşünebilirsiniz. Üç genel alanın her birinde, sırayla tamamlamanız gereken bir liste vardır ve bunlar daha sonraki alanın kilidini açar. Her sözleşme başarıyla tamamlandığında hem deneyim puanı hem para kazanırsınız. Bu da sizi özel araçlara ulaştırır ve araçlarınızı özelleştirirken kullanabileceğiniz daha güçlü parçaları beraberinde getirir. Mesela çamurda daha güçlü olan tekerler, ekstra vinç ve fazlası. SnowRunner’a başladığınızda, sadece keşif için kullanılabilecek küçük bir kamyonetiniz olur. Ardından kargo çekebilen bir kamyona erişirsiniz. Kısa bir süre sonra, ilk garajınızı bulursunuz ve oyunun ilk bölümünde kullanacağınız ağır hizmet tipi bir kamyon alırsınız. Nakit olarak satın aldığınız herhangi bir kamyon veya parça, tam olarak ödediğiniz parayla geri satılabilir ve uygun gördüğünüzde yeni şeyler alabilirsiniz.

Tüm bunlar, haritaları keşfetmek, bağlantılı yolları açmak, yol engellerini onarmak, görevleri tamamlamak ve daha iyi kamyonlar almak döngüsünde devam eder. Yani elinizde saatlerce sizi oyalayabilecek bir oyun var. Ancak beklentiniz American Truck Simulator gibi olmasın. SnowRunner, biraz daha rahat ve basit.

Hızlı seyahat kısmına açıklık getirelim. Hızlı seyahat edebilirsiniz, ancak bunu uygun gördüğünüz yerlere atlayabileceğiniz anlamına gelmez. Her haritadaki garaj atlayabileceğiniz tek yerdir. Başka bir yere gitmek için araç kullanmanız gerek. Araç kullanırken çamurda sıkışıp kalacaksınız. Kamyonunuz ters dönecek. Bazen suya düşeceksiniz. Sadece hareket edemediğiniz veya benzininiz bittiği için kamyonunuzu garaja geri göndermek zorunda kaldığınız zamanlar olacak. Üstelik hedefe çok yakınken bu sorunlarla karşılaşacaksınız. Sıkışan başka bir aracınızı, diğer kamyonla çamurdan çıkartmaya çalışacaksınız, motor gücünüzü kontrol edip, belki de benzini başka bir araca yükleyeceksiniz. Tüm bunları yaparken de eğer oyun türünden hoşlanıyorsanız, inanın tatmin olacaksınız.

Diğer tarafta SnowRunner, sinir bozucu şekilde yavaş ilerleyen bir oyundur. Bu yavaşlık ne yazık ki müziğe de yansımış durumda. Birkaç saat sonra aynı melodileri duymak bayıyor ve bir noktada sadece oyun içi seslerle idare ediyorsunuz. Eğer oyunun tadını çıkartmak istiyorsanız, şüphesiz sabırlı olmanız gerekiyor. Kendinizi tamamen yormaktan her zaman sadece bir santim uzakta olduğunuzu bilmek oyunun cazibesinin bir parçası. Ayrıca dümdüz bir çizgide hızlanmak, oyunu sıkıcı yapacaktır ve tabii ki SnowRunner’ın yapısına aykırı. Biraz deneme yanılma yöntemiyle kendinizi ölçerek eğlenmeyi deneyebilirsiniz.

Oyundaki tek sorun (bazılarına göre) yavaşlığı değil, aslında mini haritası olmaması. Sıkça ana haritayı açıp nerede olduğunuzu görmeniz gerekiyor. Gitmeyi amaçladığınız yolu haritanızda işaretlemezseniz kaybolma olasılığınız çok yüksek. Bu yüzden tüm gözetleme kulelerini açmak bir noktada önemli. Diğer göze çarpan kısım garajın çalışma şeklinin tam olarak detaylı açıklanmaması. O kısmı anlayabilmek için biraz zaman harcamanız gerekebilir. Birçok işlemi manuel yapmanız gerekiyor, kimi zaman yanlışlıkla aracınızı satabiliyorsunuz. Ancak merak etmeyin, ne olsa sattığınız fiyattan yine alabilirsiniz.

Oyunun sürüş hissi başarılı ve kamera açınıza göre eğlenceyi iki katına çıkarabilirsiniz. Tavsiyem, gamepad ile oynamanız. Kamera açısı kimi zaman sıkıntı yaratabiliyor. Araçların dönüşü, frenleme sistemi, hareketin duyarlı olması, lastiklerin çamuru geçerken yarattığı efekt, ezme dokusu, egzoz borularından çıkan duman derken birçok koşul tatmin edici. Aynı zamanda oyun, görsel anlamda da başarılı. Yeşillik, araç modellemeleri, binalar ve fazlası. Tabii etrafınızda başka hiçbir insan olmaması biraz garip ancak en azından co-op oynayınca kamyon sayısı artıyor.

Açıkçası SnowRunner, kolay büyüleyebilen bir oyun. Mekanikler çok iyi ve içerik de çok çeşitli. Tek haritada her şeyi tamamlamak saatler sürüyor ve bunlardan tam 11 tane var, gerisini siz düşünün. Bazısı karlı, bazısı daha çamurlu, bazısı köprülerinin onarılmasını bekliyor. Başlarda sizi kızdıracağı kesin, ancak zamanla oyundan zevk alacağınızdan hiç şüphe yok.

 

World of Warcraft: Shadowlands – Alpha İnceleme

 

Keeper of Time
“Lost time is never found again. Oh, never mind I found it.”

    Overwatch Yıldönümü Etkinlikleri Başladı

    Previous article

    Dereceli Mod PUBG 7.2 Güncellemesindeki Yerini Aldı

    Next article

    You may also like

    More in İnceleme