İnceleme

Uncharted: The Lost Legacy İnceleme

0

Uncharted serisi, adından yıllarca bahsettiren ve içerisinde bol bol efsane manzaraların, eğlenceli diyalogların olduğu başarılı bir aksiyon, macera oyunu oldu. Nathan Drake karakterine o kadar alıştık ki, onun sakarlıkları ve sürekli Victor Sullivan (Sully) ile tatlı maceralarının yanına, bir başkasını düşünemedik. Bu yüzden Uncharted: The Lost Legacy’nin kahramanları Chloe Frazer ve Nadine Ross, ister istemez biraz yadırganır oldu ancak bunun, negatif gibi göründüğüne aldanmayın. Elimizde özellikle Nadine’nin Uncharted 4’ten hatırladığımız rolünü biraz daha irdelediğimizde, nasıl oldu da Hindistan’a vardı merak etmiyor değiliz. Tabii bu kısmını yazmaya niyetim yok, yoksa bütün sürpriz kaçar.

Hikayemiz, bizi Hindistan topraklarına götürüyor. Uncharted 2: Among Thieves‘ten tanıdığımız tuttuğunu koparan Chloe Frazer ve en son Uncharted 4: Bir Hırsızın Sonu‘nda görünen paralı asker Nadine Ross ile ilginç bir maceraya atılıyoruz. Oyun boyunca sadece Chloe’yi kontrol ediyor ve sık sık da Nadine’nin yardımını alıyoruz. Amacımız ise antik Hindistan’ın kutsal eserini geri almaya çalışmak. Ayrıca uzun süredir planlanan, çıkması için türlü planlar yapılan bir savaştan uzak durmaya çalışmak. Tabii eninde sonunda, kendimizi savaşın ortasında buluyoruz. Bütün bunların yanında, başka tanıdık yüzlere de denk geliyoruz.

Hindistan’a yolu düşen Chloe, geçmişteki bir takım olayları açığa kavuşturmak, biraz da vicdanını rahatlatmanın yanında, duygusal bazı çıkışları nedeniyle Ganesha’nın fildişinin peşinde. Eh, bunun için de Nadine’nin yardımına ihtiyaç duyuyor. İkili maddi kısımda anlaşıp, kendilerini “kısmen” beklenmedik bir yolculukta buluyorlar. Olay da bu ya, Nadine’nin Uncharted 4’ten bize neler yaşattığını biliyoruz. Hatun, şu an savaş durdurmaya çalışınca “hayırdır?” sorusunu sormak da en doğal hakkımız. Merak etmeyin, iki hatunun da geçmişte yaşadıkları sayfa sayfa önümüze seriliyor.

Bu oyunun baş kötüsü Asav. Tam bir psikopat ve yakın dövüş konusunda da elleriyle kafa tası parçalayabilecek kadar da manyak. Daha oyunun ilk dakikalarında kendisini gösterip, gücünün kaynağını az çok keşfedebiliyoruz. Ardından kendimizi çatışmanın ortasında buluyoruz. Mimari olarak bu oyun, “bana göre Uncharted 4’ten sonra” şimdiye kadar ki en sağlam etkileyici anıtları gözler önüne seriyor. Serideki en etkileyici anlatımlardan birine sahip olan oyunumuzda, bol bol fotoğraf çekip, manzara kayıtlarını tutmanızı tavsiye ederim. Resmen, duvar kağıdı kalitesinde ve ciddi anlamda renkler mükemmel detaylandırılmış.

Bu oyunda altımızda 4×4 jeep’imizle geziyor, haritamızdaki önemli noktaları keşfettikçe işaretliyor ve eğlenceli bulmacaları çözerek, psikopat Asav’ın önüne geçmeye çalışıyoruz. Oynanış kısmında Uncharted 4: A Thief’s End’den hiçbir farkı olmayan bu oyun, bulmaca konusunda da oyuncuyu fazla zorlamıyor. Tabii oyun zorluğunu arttırmaya bağlı olarak, kendinizi daha zorlu yapay zekaya karşı karşıya getirirseniz, bulmacaya ulaşacak yeterli zamanı da bulamayabilirsiniz. Oyunda A Thief’s End ile kıyaslarsak, Chloe’nin yanından ayırmadığı akıllı telefonu mevcut. Buna ek olarak lockpick yani kilit kırma yeteneği de bayağı işimize yarıyor. Akıllı telefonuyla muazzam manzaraları yakalayabiliyoruz.

Kamera açılarından tutun, atmosfer detaylarına, gaza getirici müziklerinden tutun, farklı karakterlerin hikayesine odaklanmak, Uncharted: The Lost Legacy’yi başarılı bir oyun yapıyor. Küçük detayları, oyuncunun gözüne sokmaktan geri kalmayan yapım, Chloe’nin terlediğinde ensesine yapışan saçları bile düşünmüş. Oyunun tek eksi yanı, muhtemelen kısa olması. Sağda solda hazine arayışına girmezseniz ve bodoslama direkt hikayeye abanırsanız, maksimum zorluk derecesine bağlı olarak 5 – 6 saatte oyunu tamamlayabilirsiniz. Oyunun kısa olması tabii ki bazılarınızı oldukça mutsuz edecektir. Çünkü oyun, çok hızlı ilerliyor ve bir an bile soluklanmamıza izin vermiyor. Sürekli aksiyon, bir yerlerden düşme, yükseklere en umulmadık noktalardan çıkmaya çalışma gibi durumlarla karşılaşıyoruz.

Açıkçası Naughty Dog’un bu oyunu bir yıldan daha kısa sürede geliştirdiğini hesaba katarsak, iki gizemli karakterimizin, aynı zamanda seriye katacaklarını da düşünmeden edemiyorum. Adamlar çalışmış ve bu kadar kısa sürede, iyi iş çıkaracaklarını kanıtlamış oldular. Bütün bunların yanında Türkçe seslendirme, alt yazı seçenekleri de oldukça başarılı. Konuşmada Türkçe seçimden kaçınmayın derim. Argo kelimeler dahil, oyunun orijinal dilindeki hemen hemen her kelime dilimize en uygun şekilde çevrilmiş.

Oyunu tamamladığımızda ekstra olarak silah seçimi, akıllı telefonda fotoğrafları istediğimiz zaman inceleyebilme, oynanış değiştirme, karakter galerisi, hikaye modundaki karakter kostümleri açabiliyoruz.

Hayatta Kalma Modu

Adından da anlayacağımız üzere, hayatta kalana kadar dalga dalga düşmanların üzerimize yığıldığı bu mod, 100’den fazla yeni düşman, Siege zone’lar ve dalga düzenleyicileri karşımıza çıkarıyor. Survival Arena yani Hayatta Kalma Moduyla, Nathan, Elena, Chloe, Nadina, Flynn ve Eddy için iskelet kostümleri açabiliyoruz. Her arenayı tamamladığımızda ve zorluk seviyesi arttığında, yeni kostümlere ulaşma şansımız var. Bu modun güzel yanı, hikayede doyamadığımız aksiyonu, daha hızlı yaşayabilme imkanı. Ayrıca her güncelleme yapıldığında ve belirli bug’lar düzeltiğinde, bu moddan içerikleri kontrol edebilirsiniz.

Bu modda sadece hayatta kalmaya odaklanabilir veya çoklu oyuncu moduna geçerek, 1-3 olarak arkadaşlarınızda düşmanları yok edebilirsiniz.

Çoklu Oyuncu Modu

Bu modda, online olarak diğer oyunculara karşı kapışıyoruz. Bu modla beraber 14 harita, 6 oyun modu, dereceli mod, solo denemelere sahip oluyoruz. Ayrıca içerisinde Isınma, Tepenin Kralı, Ödül Avcısı, Takımlı Ölüm Mücadelesi, Hakimiyet, Yağmalama ve Klasik Mod yer alıyor. Isınma: diğer yeni oyuncularla birlikle takımlı ölüm mücadelesi. Tepenin Kralı: Bir tepeyi ele geçirdiğimiz ve puan kazanmak için o tepeyi, elimizin altında tutmamız gereken bir mod. Ödül avcısı: Sırayla takımların Kaptan’ı koruduğu veya avladığı bir mod. Yendiğimiz düşmanlardan ödülleri toplayabiliyoruz. Takım Ölüm Mücadelesi: Yanımızdaki takım arkadaşlarımızla ölümüne mücadele ettiğimiz mod. Hakimiyet: Takımımıza puan kazandırmak için bölgeleri ele geçiriyoruz. Ekstra puan kazanmak istersek düşman kaptanlarını nakavt ediyoruz. Yağmalama: Elimizdeki putu üssümüze geri götürüyoruz. Klasik Mod: Bu modda belli bir kural var. Ağır silahlar anında haritada belirir ve öldüğümüz an hemen canlanırız. Klasik Modda mağaza, radar, indirilme, kahraman silahları, işaretleme, el bombası dışındaki tüm teçhizatlar devre dışıdır. Bütün bu modların yanında bir de Sıralamalı Tepenin Kralı‘nı oynayabiliyoruz ancak bunun için normal çoklu oyuncu listesinde 5 karşılaşma oynamamız isteniyor.

 

 

 

 

Uncharted 4 Üçlü Paket Genişlemesi, Uncharted 4 Deluxe Sürümü ya da Kâşif Paketi sahibiyseniz Uncharted: Kayıp Miras’ı ekstra ücret ödemeden çıkar çıkmaz indirebilirsiniz. Uncharted: The Lost Legacy’nin DLC olarak piyasaya çıkması bekleniyordu ancak işler planlandığı gibi gitmedi. Oyunu ayrıca şu linkten satın alabilirsiniz. Ön siparişle satın alırsanız Jak and Daxter: The Precursor Legacy’yi çıkar çıkmaz indirebilirsiniz ve Uncharted: Kayıp Miras PS4 Teması’na sahip olabilirsiniz.

[taq_review]

Ceyda Doğan Karaş
86 doğumlu. Evli, mutlu, Tauren'li. Star Wars, Doctor Who, Yu-Gi-Oh ve Blizzard delisi. 93'ten beri video oyunlarıyla fazla uğraşıyor ve hayatı onların üzerine şekilleniyor. Korku, macera, psikoloji kitap ve animelerine bayılıyor. Koyu Beşiktaş taraftarı ve cosplay organizatörü. Ayrıca cosplay, vazgeçemediği hobilerinden sadece birisi.

AOC, 240 Hz AGON G-SYNC Monitörünü Sunar

Previous article

Overwatch – Mei İçin Efsane Sinematik

Next article

You may also like

More in İnceleme