Mad Max İnceleme

Ünlü oyun serileri, oyunlarda başarıyı bir noktadan sonra açık dünya konsepti ile birleştirerek yakalayabiliyorlar. Örnek olarak baktığımızda Assassin’s Creed ve Batman serilerine buna en güzel örnekleri teşkil edebilir. Yeni denemelerde de ortaya iyi sonuçları sunan Shadow of Mordor da bizi açık dünya konsepti ile oldukça mutlu eden bir başka örnektir.

Her filmin oyunu konusunda olduğu gibi yine bir sıkıntı vardı içimde oyuna dair. Amiga dönemlerinden Ocean gelir aklıam hep bu durumlarda. Nerede bir film varsa Ocean hemen oyununu hayata geçirirdi.

Bu defa sonuçlar kötü olmamış, hatta benzer oyunlara göre fazlasıyla iyi bir sonuç ortaya koymuş yapımcı firma Mad Max projesinde. Avalanche Studios’un ilk oyunu da değil açık dünya kısmında, at gibi Just Cause serisini hayata tutunduran bu firmanın iyinin de iyisi kıvamındaki ürünü Mad Max.

Mad Max’in dünyasını bilmeyenler için kısaca özetleyelim;

Yıkımın ezip geçtiği, kuraklıktan kavrulan, suyun ve benzinin ilah olduğu bir zaman dilimi. Punkların çılgın araçlarla hayatta kalmaya yönelik distopya öğeleri ile bezenmiş 70’lerin sonunda piyasaya çıkan ve çıktığı günden bu yana dillerden düşmayen, Mel Gibson’ı sinema kariyerinde muhteşem rolle akıllarımıza kazıyan bir yapımdır Mad Max.

Bu kadar iyi izlenimle oyunun başına geçince, ister istemez “patlar mı acaba?” diye soruyor insan kendine. Fury Road’ın maksimum eğlence sunduğu gerçeğini bu oyunla elbette kıyaslayacağız her adımda. Lakin oyun da filmin aksiyonundan bir şey kaybetmemiş. Interceptor’ı çalınan ve dımdızlak çölün ortasında kalan Road Warrior Max’in hikayesine dalıyoruz balıklama biçimde.

Yardımcımız Chumbucket ile birlikte başımıza türlü türlü şeyler açılıyor. Çöle çıktığınız anda aksiyon bir saniye olsun durmuyor diyebilirim. Göreve doğru giderken sizi illaki tilt edip saldırmanızı sağlayacak yan görevler ya da bölgesel savaşlar oluyor. Çölde gerçek anlamda hayat durmuyor. Sağa sola koşturan junkie/punk kırması tipler, konvoylar ve türlü türlü olaylar gerçekleşiyor.

Çoğu zaman etraftaki hurdaları yapmalayıp su kaynaklarından su almak üzerine kurulu alan görevlerinde ilerleyerek bolca zaman harcayabilirsiniz. Oyunun dövüş mekanikleri Batman ve türevi oyunlardan doğru size oldukça tanıdık gelecektir. Kombo sistemine dayalı oyunun dövüş keyfi oldukça başarılı. Punklara tekme tokat vurdukça içinizin yağları eriyor, oturduğunuz yerde zevkten kaykılıyorsunuz resmen.

Koskoca bir çöl, yapılacak tonla şey var. Far Cry, Assassin’s Creed, Shadow of Mordor, Just Cause ve Batman karışımı bir oyun olarak baktığımızda Mad Max bizi çok uzun süre tatmin eder boyutta duruyor. Özellikle arabalarla girdiğimiz savaşlarda alınan zevki muazzam derecede. Arabamızın tepesine montelediğimiz zıpkın ile birlikte rakibin lastiğini kopartabilir, kapısını sökebilir ya da şöförü içinden tutup çekebiliyoruz. Sağ mouse tuşuna bastıktan sonra yavaşlayan zaman kavramı ise muazzam bir detay, matrix effekti ile birlikte şlak diye rakip araca zıpkını saplayıp onun aksi yönünde yüklenme keyfini mutlaka yaşamanız gerek.

Sinematikleri dahil olmak üzere grafik kalitesinin ağzımı açık bıraktığı oyunlardan biri olan Mad Max’i türü seven herkese öneririm. Voidu üzerinden oldukça uygun fırsatlarla temin edebileceğinizi de hatırlatmamda fayda var.