- 26paylaşım
- 25Facebook
- 1Twitter
Mafia III’te yıl 1968… Kahramanımızın ismi Lincoln Clay. Vietnam gazisi Clay, geçmişte yaşadıklarını geride bırakıp, onu sahiplenen zenci mafyasına geri dönmüştür ancak babası olarak gördüğü zenci mayfası liderinin, İtalyan mafyasına yüklü miktarda borcu vardır. Bu borcu ödemeye yardımcı olmak isteyen Lincoln, İtalyan mafyasının işlerine girişir. Kendisine yapılan teklifi red edince, İtalyan mayfasının ihanetine uğrar ve ailesi de dahil, her şeyini kaybeder. Gözleri önünde katledilen ailesinin intikamını almaya yemin eder ve olaylar gelişir.
İşte Mafia III, böyle bir hikaye ile başlıyor. Önceki oyunlarda İtalyan mafyasını geliştirirken, şimdi onu deviren tarafa geçiyoruz. Lincoln olarak New Bordeaux‘u neredeyse ele geçirmiş olan İtalyan mayfasını devirmeye çalışıyoruz. Her bölgeyi tek tek kontrolümüz altına alacak, yardımı ihtiyacı olanların yanında olacak, İtalyan mayfasının baskısı altında olanları dinleyeceğiz. Ayrıca 60-70’lerin mükemmel müziklerini görevden göreve koştururken dinlemeyi de ihmal etmeyeceğiz. Tek olayımız, İtalyan mafyasını yok etmeye çalışmak değil.
Başlarda oyunun sadece bir intikam hikâyesi olduğunu düşünebilirsiniz ancak işin içerisinde daha farklı detaylar var. CIA’in bize yardım ettiğine ve her bir karakterin, geçmişteki yara izlerine denk geleceğiz. Ayrıca eski Mafia oyunlarından tanıdık yüzlere de denk gelmek mümkün. Peki asıl soruya gelelim; bu oyun neden kitleyi mutlu etmedi? Bu sorunun cevabını incelemenin sonunda yazacağım.
Oynanış
TPS bakış açısına sahip olan oyunumuz, sevgili 2K yüzünden çok yanlış anlaşıldı. Yapılan reklamlar, beklentileri o kadar yükseltti ki doğal olarak, GTA V’ten daha fazlasını bekledik. Durum böyle olunca bu oyunun yerden yere vurulması kaçınılmazdı. Ancak kaçırdığımız bir nokta var; bu oyun berbat değil. Her oyun gibi belli eksikleri var ve eğer yapımcı firma, gelecekte doğru adımları atarsa PC tarafında bir şeyleri düzeltebilir.
Oynanış kısmında bizleri farklı sürüş dinamikleri ve ne yazık ki ona eşlik eden kötü yapay zeka sistemi var. Sürüş tarafında eğer oyunun ayarlarından simülasyon seçeneğini seçerseniz, inanılmaz eğleneceksiniz. Ayrıca araç kullanırken kulaklarınızı neşelendirecek notaları es geçmemek lazım. Araç kısmını geçelim ve biraz da kontrollere odaklanalım. PC tarafında oyunda, soldan soldan dürten bazı optimizasyon sorunları mevcut. Binaların tepesine çıkarken merdivenlerde takılmalar veya diğer tuhaf bug’lara henüz çözüm bulunabilmiş değil. Umuyorum “ufak tefek” kısmına yakın zamanda bir yama ile çözüm getirirler.
Lincoln’u kontrol ederken sık sık altıncı his kafasında düşmanlarımızı anlık da olsa duvar arkasında görebiliyoruz. Düşmanlarımızı yakınımıza çekmek için ise ıslık çalabiliyor veya çeşitli eşyaları ses çıkartmak için farklı noktalara fırlatabiliyoruz. Oyunda, bodoslama girmek yerine, gizlilik öğelerine daha çok önem verilmiş. Dilersek ve yeterince mermimiz varsa, tabii ki ele geçirmemiz gereken bara yeterince gürültü çıkartarak girebiliriz. Açıkçası benim tercihim hep sinsice işimi bitirmekten yana oldu. Burada seçim sizin. Ayrıca bazı düşmanlarda dilersek, NPC’yi himayemiz altında tutup, bizim adımıza çalışmasını sağlayabiliyoruz. Yani bize verilen hedefi, her zaman öldürmek zorunda değiliz.
Yakın dövüşte, karakterimizin kendisine has hareketlerinin olması güzel bir detay olmuş. Vietnam gazisi olmasına bağlanan dövüş mekaniklerinin detayları tatlı yedirilmiş. İnfaz tarafında dilersek düşmanımızın boğazını kesebiliyor veya pompalı tüfekle kafalarını uçurabiliyoruz. Oyundaki silah çeşitliliği ise tatmin edici. Makinalı tüfekten tutun, pistol’e, pompalı tüfekten tutun, çeşitli patlalıyıcılara kadar bir yığın silahla donatılmış durumdayız. Ayrıca tek bir tuş ile silah satıcısı ayağımıza geliyor.
Oynanışı etkileyen diğer güzel detaylardan bir tanesi de karakter çeşitliliği ve yan görevler. Sadece hikaye odaklı gitmek yerine, yan karakterlerin hikayelerine de zaman ayırırsanız, oyundan daha çok zevk alırsınız. Her mafya liderinin farklı bir hikayesi var ve her birinin de kendi bölgesi, ustalaştığı konusu var. Bazı hayat kadınlarına yardım edip, onları kurtarabiliyoruz veya uyuşturucu kaçakçılığına son verip, kara para aklama olaylarına girişebiliyoruz. Çok pis işleri temizlemek için “az pis” işleri yapmak bizim elimizde. Harita zaten kocaman ve yapacak çok şey var ancak birkaç saatlik oynanıştan sonra bazı şeyler kendini tekrar ediyor gibi hissedebilirsiniz.
Bazı benzerlikler kaçınılmaz
Mafia III, özellikle arayüz olarak GTA V’e fazla benziyor. Silah seçerkenki arayüz geçisi, harita detayları gibi bazı içerikler GTA V’ten esinlenilmiş. Bunun kötü olduğunu savunmayacağım ancak firmanın “GTA V’i geçeceğiz” dedikten sonra onu örnek alması tuhaf bir strateji tabii. Bir de oyunun ilk çıkışındaki şu 30fps kilidi fiyaskosu var. En azından bu konuda şimdilik çözüm buldular.
Oyunun atmosferi, müzik ve karakter çeşitliliği kadar başarılı olmuş. Dönemin araçları, kıyafetleri ve mekan modellemelerine firma, çok iyi çalışmış. Tek sorun, açık dünya elementlerine rağmen sokakların fazla boş olması. Bir de polislerin bir önceki oyuna oranla “fazla rahat” olması. Bir önceki oyunlarda aracımızla hız yapınca peşimize takılan polisler, bu oyunda ciddi bir olay olmadıkça veya sivilin teki bizden kıllanıp aramadıkça bulaşmıyor. Hazır araç demişken, artık benzinimiz de bitmiyor. Sür gitsin kanka!