İnceleme

Mario + Rabbids Kingdom Battle İnceleme

0

Geç olsun, güç olmasın. Sevgili Mario için zamanın pek bir önemi yok ne de olsa. Geçtiğimiz yıllarda piyasaya çıkan sevimli, aynı zamanda inanılmaz sakar tavşanlarımız Rabbids ailesini de bünyesine katan yeni Ubisoft oyunu, Mario + Rabbids Kingdom Battle olarak bekleyenleriyle buluştu.

Mario’nun ikonik karakterlerinin birer Rabbid olduğu evrende, işler doğal olarak oldukça karışık. Sıra tabanlı strateji türüyle harmanlanan oyunda, kendinizi X-COM misali ilginç zorluklarla baş başa buluyorsunuz ve bu konuda kesinlikle şaka yapmıyorum.

Oyun, hikayeyi kısaca özetleyen ara CGI sinematikle başlıyor. AI dostumuz Beep-0, projenin ana kahramanı. Yığınla Mario eşyalarıyla süslü odada gözümüzü açtığımız sinematiğin sonunda VR başlığı ele geçiren bir Rabbid, kaos yaratıyor ve Mario ile birlikte farklı kontrollere yelken açıyoruz. Mushroom Kingdom’a düştüğümüz anda Ubisoft’un sevimli maskotları Mario’daki karakterlerin kostümleriyle yanı başımızda beliriyor.

Oyun boyunca Mario olarak Beep-0’ı Rabbid Peach ve Rabbid Luigi ile takip ediyoruz. Teknik olarak Mario değil de Beep-0’ın kendisiyiz. Mario, genelde robotu takip ediyor. Oyunu iki şekilde deneyimlemek mümkün. İlki tamamen keşif odaklı ilerlemek ve dört farklı alanda yer alan bulmacaları çözmek. Bu bulmacalar Prenses Peach’in kalesinin yakınında yer alıyor. Keşif noktasında (genellikle müzik ve konsept art ile ödüllendirildiğimiz) gizli sandıklar da bulabiliyoruz. Kamera açısını bol bol değiştirmek ve etrafımızı incelemek bu noktada önemli.

Oyunun hikaye kısmı 15 saatten fazla sürüyor. Gizli odalar ve toplanabilecek çeşitli eşyaların dışında belli bölümler tamamen sıra tabanlı savaşlara odaklanmış durumda. Yemyeşil alanlardan tutun lanetli tepelerin karanlığıyla süslü bölümler, her savaşta farklı taktikleri geliştirmemiz gerektiğinin işareti. X-COM kısmı da tam olarak burada öne çıkıyor. Oyun, daha pastel ve şirin görsellerle süslü atmosfere sahip, ek olarak savaş kısmındaki detaylar da belli noktalarda farklı şekilleniyor.

Oynanış mekaniğinde savaş alanına girdiğimiz anda aksiyon başlıyor. Silahlarımızı kapıyor ve ateş alanında hayatta kalmaya çalışıyoruz. Karakterleri duvar kenarlarına, çalıların arkasında saklayıp pusuda bekleyerek düşmanlara ateş ediyoruz. Ancak düşmanın ateş gücünden saklanma noktasında %50 şansımızın olduğunu bilmelisiniz. Saklanma amaçlı kendimizi savunurken, düşman tam o noktaya vurup savunma hattımızı kırabilir. Tabii aynı durum bizim için de geçerli. İlk birkaç savaş kafanızı karıştırabilir ancak kısa sürede dinamiklere alışıyorsunuz.

Savaş dinamiklerinde “dash” özelliğimizi kullanabiliyor ve düşmana hızla koşarak da hasar verebiliyoruz. Takım halinde savaşmanın güzel tarafı ise yan yana kaldığımızda “team jump” yani ekip arkadaşımızı belli noktaya fırlatma, bayağı hayat kurtarıyor. Çeşitli silahlarla yapılan kombolar ve canımızı doldurabilecek özellikler de işin tatlısı. En güzel nokta ise Ubisoft, şans faktörünü oyunda minimum düzeyde tutmuş. Bunun tam olarak bir artı mı yoksa eksi mi olduğuna karar vermek zor. Basit bir örnek verecek olursam; her vuruşumuz %0 – %50 ve %100 oranda değişiyor. Bu da bir sonraki adımda hareket etmemizdeki riski iyi hesaplamamız gerektiği anlamına geliyor. Kimi zaman %0 şansla bile düşmanı vurabiliyoruz. Önemli olan sonraki adımı iyi hesaplamak.

“Dash” ve “Team Jump” oyunun başlarında takıma verilen özellikler. Hikaye kısmında ilerledikçe yeni karakterler ile ekibi büyütebiliyoruz. Ekip büyüdükçe de yeni özellikler, savaş dinamikleri kazanıyoruz. Bu da zincirleme olarak oyundaki “skill orb”larla birlikte güçlü silahlar, yetenekler demek. Her karakterin kendisine özel yeteneği mevcut. Kimisi zıplama konusunda daha yüksek yerlere ulaşabiliyor veya silah gücü konusunda avantaja sahip olabiliyor.

Sadece uzak menzilli silahlar değil, yakın vuruşlar da önemli. Oyundaki “super effect” dinamiği, doğru zamanda kullanıldığında büyük hasarlar verebiliyor. Ek olarak yetenek ağacı, savaşlarda hayatta kalabilmemiz adına altın anahtar niteliğinde. Savaşta her turda bir kere karakteri oynatabiliyoruz, silahını kullandırabiliyoruz veya kendi özelliğini kullandırabiliyoruz.

Oyun, sevimli görünse bile kolay değil. Bazı savaşlarda takılmak veya uzun süreli ölmek mümkün. Bu noktada karakterleri tanımak da önemli. Mesela Luigi ekibe dahil olduğunda onun “curse” yeteneği, tüm savaşın gidişatını değiştirebiliyor. Tabii savaşa başlamadan rakibi göremeyince birkaç kere yenilmeyi gözden çıkartmak gerekiyor.

Özünde bakıldığında dört Dünya olması, oyunu ufakmış gibi gösterebilir. Ancak her girdiğimiz Dünya, dokuz farklı göreve sahip. Dokuz görevin her biri de en az ikişer savaşa ev sahipliği yapıyor. Bazı görevler uzun ve hatta sonlarında neredeyse otuz dakika sürebilecek boss savaşlarına sahipler.

Hikaye ilerledikçe Beep-0 keşif konusunda yeni yeteneklere sahip oluyor. Bu yeteneklerle bitirdiğimiz Dünya’ya geri dönüp, gizli mekanlara ulaşabiliyoruz. Oynanış süresini uzatmak isteyenler için birebir.

Oyun, sadece hikaye odaklı değil, aynı zamanda co-op olarak arkadaşınızla da maceranızı paylaşabilirsiniz. Her oyuncu iki karakteri kontrol edebiliyor ve dilersek karşılıklı da kapışabiliyoruz. Co-op’a özel biçimlendirilmiş farklı görevler de var ve her birinin zorluk derecesi farklı.

Sıra tabanlı strateji türünü böylesine sevimli ve sürprizlerle dolu göstermek ilginç bir taktik. Switch konsolunda oyun, batarya gücünü fazla zorlamıyor ve ara sinematikler konusunda da Mario severleri kesinlikle tatmin ediyor. Televizyona bağladığınızda 720p destekleyen oyunun en neşeli kısmı kesinlikle Rabbid’lerin konuşma tarzları ve mimikleri.

Müzik konusunda kontrolü ele alan Grant Kirkhope, serinin takipçilerine istediklerini vermeyi başarmış. Oldukça enerjik ilerleyen notalar, kimi zaman dram efektleriyle süslenmiş.

Grafik noktasında her şey olabildiğince temiz görünse bile bazı teknik sıkıntılar yok değil. Özellikle savaş anında süper güçlerimizi kullanırken veya silah vuruşlarının duvara çarptığında oluşturduğu efektler ufak tefek kusurlara sahipler.

Switch sahibiyseniz ve taktiksel savaşların yanına sevimli grafikler istiyorsanız aradığınız isim kesinlikle Mario + Rabbids Kingdom Battle. Oyun, daha çok türünü sevenlere hitap ediyor ve doğal olarak “sevimlilik” olayı bazılarınızın gözünü rahatsız edebilir. Konsept olarak oldukça farklı ve eğlenceli, oyunun kendisine ait ilginç bir havası var.

Nintendo Switch Alacaklara Öneriler
Ceyda Doğan Karaş
86 doğumlu. Evli, mutlu, Tauren'li. Star Wars, Doctor Who, Yu-Gi-Oh ve Blizzard delisi. 93'ten beri video oyunlarıyla fazla uğraşıyor ve hayatı onların üzerine şekilleniyor. Korku, macera, psikoloji kitap ve animelerine bayılıyor. Koyu Beşiktaş taraftarı ve cosplay organizatörü. Ayrıca cosplay, vazgeçemediği hobilerinden sadece birisi.

Black Desert Online Yeni Kahramanı Archer’ı Tanıttı

Previous article

Mortal Kombat 11 Çıkış Tarihi Belli Oldu

Next article

You may also like

More in İnceleme