Bethesda’nın bu aralar biraz hayal kırıklığı yaşattığını itiraf etmek gerek. Fallout 76 vakası hala yakasına yapışmış durumda. Biz o kısmı kenara bırakıp, en azından FPS aksiyona doyalım kafasına girerek kendimizi, Wolfenstein: Youngblood dünyasına salıyoruz.
Hikayemizin kahramanları BJ’in ikiz kızları Jessie ve Zofia etrafında dönüyor. Amacımız da Nazi Katili’ni bulmak. Hangi kız kardeşle oynamak isterseniz, seçiminizi yapıyorsunuz ve kendinizi patlamalar eşliğinde düşmanları pataklarken buluyorsunuz. Bu arada ikizler daha çok kozmetikten ibaretler. Dilerseniz gizlilik üzerine odaklanabilir veya direkt düşmanı mermi yağmuruna tutabilirsiniz. İkizler hikaye anlatımında farklı özelliklere sahipmiş gibi görünüyor olabilir, ancak aslında oynanışta pek değişiklikleri yok.
Wolfenstein: Youngblood Hikaye
Hikaye ne yazık ki fazla sıradan ve tahmin edilebilir temellerden oluşuyor. Tam olarak “vay arkadaş o da neydi” şaşırtmacasını yaşamak bayağı imkansız. Hatta New Colossus ve New Order’a oranla daha da basitleştirilmiş senaryoda oynayacağınızı bilin. Son boss’u devirdikten sonra her şey o kadar tuhaf bitiyor ki “bu muydu yani?” demeniz bile mümkün. Kısacası tam olarak akılda kalıcı olaylarla karşılaşmıyorsunuz.
Ana hikayemiz The New Colossus’ta yaşanan olayların yaklaşık 19 yıl sonrasını konu alıyor. İkizlerin karşılaştığı zorluklar gözler önüne seriliyor. Oyun açılışında Jessie “Jes” ve Zofia “Soph” Blazkowicz’in geçmişine dönüyoruz. Bu sırada anneleri Anya’yı da görüyor ve kızların zor şartlar altında eğitildiğiyle alakalı bir sinematik izliyoruz. Tabii aradan geçen belli süreden sonra BJ Blazkowicz, ortadan kayboluyor ve kayıp babayı bulma görevi başlıyor.
Jes ve Soph, kimi zaman ciddileşirken, bazen de anlamsız şimarık veletler gibi davranıyorlar. Açıkçası Wolfenstein evreninde bu kadar sululuğa alışık olmayabilirsiniz, ancak eğlendirdiğini itiraf etmek gerek. Sonuçta ikizler “teknik olarak” fazla gençler. Üzücü kısım ise ikizlerin arasındaki kardeşlik bağı üzerinde pek durulmamış. Ayrıca oyunda tam olarak “kötü” bir ana karakter yok, olay BJ’i bulmak olunca bu kısım es geçilmiş.
Wolfenstein: Youngblood Oynanış
Neyse ki oynanış hikayeye oranla daha ağır basıyor. Bu yüzden bütün oyunu tek başına bir kayıp gibi düşünmemek gerek. New Order veya New Colossus’u oynadıysanız, hemen hemen aynı dinamiklerle karşılaşacağınızı bilin.
Silah modellemeleri son derece başarılı ve üst düzey katliam yaratmak için birebir. Gerçek anlamda stres atıyorsunuz ve etrafta koşturup, düşmanları yok ederken inanılmaz eğleniyorsunuz. Buna vuruş hissinin güzelliği eklenince, isteklerinizin çoğu karşılanıyor. Kullanabileceğiniz gizli veya ateşli olmak üzere çok sayıda silah sizi bekliyor.
Oyunda bodoslama dalmak yerine, gizlilik elementlerini de kullanabilirsiniz. İşin ucunda oyun içi para olunca, rakiplerinizi gizlice yok etmek isteyebilirsiniz. Silahları yükseltmek için gümüş ve altın paralara ihtiyacınız var. Silah yükseltme kısmı büyük gereklilik değil, ancak daha hızlı veya daha eğlenceli ilerlemenizde yardımcı olacaktır.
Wolfenstein: Youngblood, içine yerleştirilmiş hoş bir özelliğe sahip; rastgele karşılaşmalar. Rastgele bir alandaki görevi tamamladığınızda, Abby sizin tamamlamanızı istediği yan görevleri araya sıkıştırabiliyor. Ekstra XP ve para kazanmanın güzel yolu olarak bu yan görevler, bir bulmacayı çözmek veya bomba ayarlamak gibi temalardan oluşabiliyor.
Abby, ayrıca Günlük ve Haftalık görevler de veriyor. Aynı şekilde daha fazla XP ve para kazanmak için bu görevleri yapabilirsiniz. Retro severler arcade klasiklerinden olan Elite Hans ve Elite Hans 2’ye dalabilirler. En yüksek puanı alabilmek için klasik Wolfenstein detaylarında kaybolabilirsiniz.
Oynanış eğlenceli olduğu kadar NPC’ler bir o kadar tuhaf. Yapay zeka (AI), çok defa olduğu yerde kalıp hiçbir şey yapmıyor. Adamın dibindesiniz veya hemen yanındasınız ama sizi görmüyor falan. Ya da çok saçma yerlere ateş ediyor. Ek olarak bu oyunun co-op olarak tasarlandığını bilmeniz gerek. Yanınızda gerçek bir oyuncunun olması her zaman büyük avantaj.
Güzel bir not daha: eğer oyunun Deluxe versiyonunu satın alırsanız, Buddy Pass sahibi oluyorsunuz. Bu da arkadaşınız oyunu satın almak zorunda değil anlamına geliyor. Ayrıca satın almasa bile arkadaşınız hiçbir limitlemeyle karşılaşmıyor. Siz nasıl oynuyorsanız, nasıl gelişiyorsanız aynı şekilde o da bu avantajlardan faydalanabiliyor. Bunu düşünen MachineGames’e saygı duymak gerek.
Wolfenstein: Youngblood Grafik ve Ses
Hikaye kısmında belki hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ancak grafik ve ses bir tık yukarıda. Özellikle grafik kısmında tatmin olacağınız kesin. PC performansınıza güveniyorsanız yüksek ayarlarda istediğinizi alacaksınız demektir. Silah modellemelerinden tutun, karakter dizaynları yerinde olmuş. En azından silahlar yapmacık görünmüyor ve oyuncuyu mutlu edecek gerçekliğe sahipler. Tabii fazla gerçekçilik beklemeyin, ne de olsa burası Wolfenstein dünyası.
Seslendirme biraz tuhaf ve hatta bazen ikizlerin gırtlaklarını sıkasınız geliyor. Müzik, atmosfere ayak uydurunca, tiz sesleri unutabiliyorsunuz. Hazır atmosfer demişken, oyun dünyasının tasarımı gayet başarılı ve hatta şaşılacak derecede etkileyici. Bölüm tasarımları göze oldukça hoş görünüyor ve grafik bug’ı görmek neredeyse imkansız.
Sonuç
New Colossus’un spinoff’u olan Wolfenstein: Youngblood, Old Blood gibi derinlemesine hikayeyi bol silah sesi, patlama, aksiyon ve katliam tarafına çekmiş. Oyun, temiz grafik ve inanılmaz eğlenceli oynanış sunuyor. Serinin hayranları muhtemelen bu oyundan keyif alacaktır ve hatta hikaye bile hoşlarına gidebilir.