- 20paylaşım
- 20Facebook
- 0Twitter
My Hero Academia (Boku no Hero Academia), anime dünyasının en popüler isimlerinden biri haline geldi. Naruto, One Piece, Attack on Titan gibi isimlerle yarışan My Hero Academia, bugüne kadar sessizliğini oyun tarafında koruyordu. Bandai Namco, bu sessizliği My Hero One’s Justice ismiyle bozmaya karar verdi.
Gerek karakter tasarımları, gerek hikayesi, özellikle dövüş sahneleriyle My Hero Academia, manga ve anime tarafında birçoğumuzun ilk 10’una girer. Ancak oyun tarafında ne yazık ki My Hero One’s Justice, beklenen etkiyi pek yaratamamış gibi duruyor. Daha yazının başında oyunu kötülemek istemem ancak beklentinizi şimdiden düşük tutmanızda fayda var.
Hikayemiz, Deku’nun Gran Torino ile antrenmanlara başlaması ile All Might’ın All For One ile yaptığı karşılaşma arasında geçen olayları ele alıyor. Bu da doğal olarak animeyi izlemeyenlere spoiler demek. Özellikle My Hero Academia’nın ikinci ve üçüncü sezonundan mini görüntülerin oyunda ortaya çıkacağını bilin yeterli. Benim tavsiyem animeyi güncelde tutup, sonrasında oyunu oynamak. En azından hem olaylara, hem de karakterlerin güçlerine hakim olma kısmında daha etkili olacaktır.
Oyundaki bütün hikaye (birkaç ara sahne haricinde) çizgi roman kafasında ilerlemiş. Tam olarak kahraman ve kötülerin tarafında hikayenin anlatıldığı söylenemez. Açıkçası hikayenin sunum kısmı oldukça etkileyici. Karakterlerin arasında gerçekleşecek olan dövüşün mantığını ve nedenini anlamak da kolay. Ek olarak yan hikaye senaryoları da oyunun kendi hikayesine ayrı bir hava katmış, hani “acaba böyle olsa nasıl olurdu?” sorusunu da ortadan kaldıran yapıya sahip.
Kişisel olarak çizgi romanımsı geçişlerden oldukça hoşlandım. Hem seriyi sevenlere hem de ilk defa bu ismi öğrenecekler için doğru bir tercih olmuş. Özellikle hikayeyi tekrar oynamak istersek, birkaç seçeneğin olması da oynanış süresini uzatıyor. Tek kötü nokta villain yani kötülerin tarafını oynarken aynı ara sahneleri tekrar izlemek zorunda kalıyoruz.
Hikaye modunun yanında aslında oynanış kısmındaki zorluğunu ve eğlenceyi arttıran yapay zekaya veya arkadaşlarımıza karşı kapıştığımız Local Matches modunun yanında Arcade modu da unutmamak gerek. Arcade mod, kazanıp tepeye tırmandıkça zorluğu artan bir çeşit turnuva modu. Özellikle Missions Mode, oyunun en çok dikkat çeken noktası.
Modlardan önce oyununun geneline bakacak olursak, olaylar arena brawler mantığında ilerliyor. Hatta biraz Naruto: Ninja Storm gibi düşünebilirsiniz. Oynanış kısmında iki karakter karşı karşıya geliyor ve savaş alanının izin verdiği kadarıyla etrafta koşturabiliyoruz. Oyun, bu noktada hızlıca adapte olabileceğimiz kontrollere sahip. Dövüş dinamiklerini hemen kavrıyor ve düşmanımıza kök söktürmeye çalışıyoruz. Basit saldırılar için kare, Quirk yani özgünlüğümüz için ise R1+üçgen ve yuvarlak tuşlarına aynı anda basıyoruz. Kendimizi savunmak için R1, hızlı koşmak için ise L1 tuşuna basmak yeterli. Tabii kontroller kolay olsa bile aslında zor olan kısım zamana karşı savaşmak.
Her karakter tıpkı animedeki gibi kendisince özel. Özgünlükler de doğal olarak animedeki gibi. Mesela Izuku Midoriya, özgünlüğünü kullandığında kimi zaman canını kaybediyor ve kostümünde ufak tefek parçalanmalar görülüyor. Veya Shoto Todoroki, önceliğinde rakibini dondurup sonrasında kombolarla saldırıya geçiyor. İlk birkaç saat oyunun dövüş mekaniklerinin fazla kolay olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak Missions ve Hikaye modunda ilerledikçe, işlerin göründüğü gibi olmadığını anlıyorsunuz. Çünkü belli dövüşler, belli şekillerde tamamlanmak zorunda. Rakipler de biz ne kadar ilerlersek o kadar güçleniyorlar. Tıpkı bizim belli açıklardan saldırmaya çalışmamız gibi yapay zeka da aynı şekilde doğru zamanda kaçıp, zayıflığımızdan yararlanmaya çalışıyor. Bu da karakterleri tanımamız gerektiği anlamına geliyor.
Oyunun kamera sistemi karakterleri takip etmek yerine belli noktada kilitli. Kamera kısmında herhangi bir sorun yaşanmıyor. Kamera hem rakibi hem de bizi otomatik olarak güçlerimizi kullandığımızda, ortalıkta koştururken veya basit saldırılarımızı gerçekleştirirken hareket ediyor.
Dövüş kısmında diğer öne çıkan kısım ise yanımıza iki yardımcı alabiliyoruz. Missions modunda kimi zaman bu yardımcıları görev icabı kullanamıyoruz ancak durum değişkenlik gösteriyor. Seçtiğimiz yardımcıları istediğimiz zaman çağıramıyoruz, belli cooldown’a sahipler. İkisini aynı anda veya bir tanesini çağırmak mümkün. Yardımcılarımızı çağırma kısmını beklerken biz de bu sürede Plus Ultra barımız için hazırlanabiliyoruz. Plus Ultra ile üç farklı özel saldırı gerçekleştirebiliyoruz. Her özel saldırının kendi aktivasyon penceresi var. Bu noktada oyunun eğitim kısmına göz atmanızı tavsiye ederim. Hem karakteri tanımak hem de özel güçleri doğru zamanda aktif etmek önemli. Malum, rakip özel güçlerden tıpkı bizim gibi kaçabiliyor.
Oyundaki dövüş kısmı hardcore fanlar için yeterli değil. Hani elimizde Tekken veya Soulcalibur gibi çekişmeli karşılaşmalar yok. Ancak her karakterin özel olması ve birbirlerinden farklılaşması işin eğlenceli kısmı. Her birinin vuruş stili farklı, kaçışları ve vücut dilleri de değişkenlik gösteriyor. Fumikage Tokoyami, Dark Shadow kullanırken farklı kombolar yapabiliyor veya Denki Kaminari, elektrik gücünü kullanırken daha yüksek hasarlar verebiliyor.
Missions mod’da, çeşitli haritalarda farklı dövüşleri, belli görevlerle tamamlayıp, en yüksek skoru almaya çalışıyoruz. Her dövüşte farklı zorlukla karşılaşabiliyoruz. Mesela bize verilen sürede rakibi yenmek gerekebiliyor ve düşmanımızın canı sürekli arttığı için belli komboyu yapmamız isteniyor. Her görev haritası farklı bir partiyi kurmamıza izin veriyor. Kurduğumuz partide kiminle dövüşmek istediğimizi veya yanımıza kimleri alabileceğimizi biz belirliyoruz. Her görev sonunda ise karakterlerimiz için XP yani deneyim puanı kazanıyoruz. Bu da karakterlerin seviye sistemine sahip olduğu anlamına geliyor. Seviye atladıkça çeşitli kozmetik ürünler veya çeşitli yemekler kazanabiliyoruz. Yemek kısmı karakterimizi daha hızlı yapmak, Plus Ultra barımızı güçlendirmek veya canımızı yavaş yavaş doldurmak gibi ufak tefek bonuslar kazandırıyor.
Bunlarla birlikte her haritadaki belli sayıda görevleri tamamladıktan sonra çeşitli kozmetik eşyalar da kazanabiliyoruz. Tabii her haritadaki görevlerin sayısı da farklı. Açıkçası hikaye modundan daha eğlenceli ve zorlu olması sayesinde oyundaki çoğu zamanımı Missions kısmında geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Oynadıkça zorlaşan görevler insanın içindeki hırsı uyandırıyor.
Oyundaki her dövüş sonunda altınla ödüllendiriliyoruz. Altınlarla karakterlerimize çeşitli kozmetik ürünler, kostümler satın alabiliyoruz. Özel olarak karakter yaratma ekranı yok ancak çok çeşitli aksesuarlar sayesinde oldukça eğlenceli görüntüler ortaya çıkabiliyor. Ek olarak alternatif ses klasörlerini veya karakter pozlarını da kişiselleştirme menüsünden satın alabiliyoruz. Ancak bu sistem görünürde başarılı olsa da özünde biraz saçma. Şöyle ki karakterler belli aksesuarlarda çok aptal görünüyorlar. Bu da dövüşürken veya Plus Ultra özelliğimizi kullanırken tuhaf görüntülerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Hani sanki ortada zorla kostümü giydirilmiş minik bir çocuk varmış gibi düşünün.
Sunum kısmında My Hero One’s Justice, serinin takipçilerine ve oyun türünü sevenleri için yeterince başarılı. Oyunun menü tasarımı, karakterlerin konuşmaları, dövüşürken çizgi roman tadındaki sahnelerin ve “Thoom” gibi çeşitli fontların eklenmesi, özel güçlerdeki kamera geçişleri, çevredeki ambiyans, dövüş platformunun savaştıkça parçalanması derken efektler bile olması gerektiği gibi. Grafik kısmında mükemmel değil, anime görüntüsünü yakalamak için yumuşak hatlarla sert çizgiler bir arada sunulmuş.
Seslendirme ise sadece Japonca. Karakterlerin tamamı orijinal animedeki gibiler. Ancak müzik kısmında oyun, ne yazık ki yeterince iyi değil. Animenin ikonik hiçbir parçasına sahip olmayan My Hero One’s Justice, İngilizce altyazılı olarak oynanıyor. Gönül isterdi ki aynı notaları duymak yerine birkaç farklı parça oyuna serpiştilseydi. Çeviri kısmında oyunun ara yüzü ve menüsü İngilizce, ancak ortada tuhaf bir durum var ki menüde gezinirken karakterler ufak tefek açıklamalar yapıyorlar. Bu açıklamalar ise Japonca ve altyazı da eklenmemiş. Mesela All Might, Hikaye Modu ikonunun üzerinde durduğumuzda Japonca açıklamalar yapıyor ama anlayana durumuyla baş başayız.
My Hero One’s Justice, derinlemesine işlenmiş ve hatta efsane bir oyun değil. Daha çok animenin takipçilerine hitap ediyor ve favori kahramanımızı veya kötümüzü kontrol etmek özünde haz veren bir his. Oyunun kendi modlarında yapılacak birçok aksiyon mevcut. Hikaye kısmında ilerledikçe birkaç karakter de açılıyor ve görev modunda zorlayıcı rakipler bayağı can yakıyor. Oyundaki en net eksiklik ise yeterince hırslanamamak. Animedeki kıyasıya mücadele ve kazanma hırsı tam olarak oyuna yedirilememiş. Her şekilde My Hero Academia seviyorsanız, oyuna şans verebilirsiniz.