- 50paylaşım
- 50Facebook
- 0Twitter
Konu Fallout olunca akan sular duruyor. Evrenin kendisine has hikayesi, muazzam notaları, NPC’lerin kendisine has tavrı, dövüş mekanikleri derken bitmek bilmeyen güzellikle dolu oyun Fallout, son zamanlarda pek istediğimizi veremez oldu. Şimdi diyeceksiniz ki “bu inceleme niye bu kadar gecikti?” Haklısınız. Oyunun mantığı multiplayer olmasıyla birlikte arkadaşınızla oynamaya “mecbur” bırakılıyorsunuz, ben de o kadar yalvarmalarıma rağmen yanıma zar zor adam bulunca işler karıştı tabii. Sonuçta işin inceliklerini “ya bakalım millet gömüyor ama belki yanımda biri varken eğlenirim ehe ehe” diye kafamda türlü tilkiler dönerken keşfedebilirdim. Bu sırada 54GB güncellemeler mi dersiniz, ölmeyi imkansız hale getiren bug mı dersiniz, Slender Man kılıklı başka bir adama denk gelmek dersiniz örnekler uzar gider. İlk gün heyecanını da kaybettim zaten, o da bambaşka bir konu.
Fallout 76, açık dünya elementlerine sahip multiplayer RPG olarak öne çıkıyor. En azından Bethesda‘nın bize söylediği bu. Öncelikle bu yazıyı okumaya devam etmeden önce bildiğiniz tüm Fallout oyunlarını bir kenara bırakmanız gerekiyor. Rol yapma olsun veya zorlu görevler olsun, ayrıca “önemli hikaye” kısmında her şeyi dolaba kaldırın. İlk Fallout 76 evrenine girerken gerçekten korktuğumu itiraf etmeliyim. Beni ne bekliyor, çantamda ne kadar silah taşıyabileceğim, mermileri nereden bulacağım, acaba evlerin etrafına duvar örsem de kimse gelmese olmaz mı, ya gelip başka oyuncu beni paso öldürüp her şeyimi çalarsa vs. derken sıfır beklenti ile kendimi oyuna atıverdim. Birkaç dakika sonra karakterimi yaratıp, Pip-Boy’umun bana gösterdiği yönün aksine gidip en azından silah bulma umuduyla dolanmaya başladım.
76. Vault, Fallout evreninin ilk Vault’larından. Doğal olarak Pip-Boy’un olması bile hikaye gereği tuhaf ama neyse, bu kısmı “şimdilik” irdelemiyorum zira oyunda gerçek anlamda epik bir hikaye yok ancak çok tatlı araştırmacılık ruhunu arttıran detaylar var.
Hikaye Var da Yok
Fallout 76, bizi Fallout evreninin en uzak geçmişine sürüklüyor. Büyük Savaş (Great War) sırasında nükleer silahlar düşüyor, aradan çok zaman geçmeden Vault 76 kapılarını açıyor ve bizden önce ortaya çıkan Overseer’ımıza ne olduğunu öğrenmek için kıyamet sonrası Dünya’da Batı Virjinya’ya adım atıyoruz. En azından “kısmen de olsa” yalnız değiliz. Bizimle birlikte diğer gerçek oyuncular da gizem perdesini çözmek üzere yollara düşüyor ve haritayı ilk açtığımızda küçük sarı noktalardan oluşan diğer oyuncuları görebiliyoruz.
Geriye kalan diğer her şey ya ölü ya da ölü taklidi yapıyorlar. Gerçek anlamda hiçbir şekilde NPC bulamadığımız bu evrende, süper mutant mı dersiniz, bizi kovalayan robotlar mı dersiniz, radyasyondan kafayı yemiş, ağzı yüzü kaymış, kanatlanmış düzinelerce tuhaf yaratık mı dersiniz hayal gücünüzü kullanın. Bunların dışındaki her şey ölmüş durumda. Hikaye kısmında evleri dolanırken bulduğumuz mektupları okuyarak, belli bölgelere ulaştığımızda radyo sinyallerini dinleyerek, holotape bularak, konuşkan arkadaş canlısı robotlarla iletişim halinde olarak veya öldürdüğümüz yaratıkların üzerinden çıkan notlarla ilerliyoruz. Hani ortada tam olarak “şimdilik” biten bir hikaye kavramı yok. Kulağımız sürekli radyoda olmalı ve yağmalamaya girdiğimiz her mekanı iyice incelemeliyiz. Bunların yanında bazı terminal’ler de birçok göreve yönlendiriyor. Hatta kimisini hack’lemek bayağı zaman alıyor ve yeterli miktarda perk istiyor.
Bulunan çeşitli notlar veya terminaller, bizi çeşitli yan görevlere yönlendiriyor. Bu yönlendirmeler genelde yaratıkları öldürmek veya belli malzemeleri bulup, onları verilen lokasyona depolamamızı istiyor. Hikaye özünde yok dediğime bakmayın. Belli noktalarda çeşitli gizemleri çözmek, bayağı eğlenceli oluyor. Mesela bu gizemler çocuk kaçırma ya da belli suçların ardındaki katili bulma üzerine. Gizemi çözdükten sonra pek tatmin olmuyorsunuz tabii ama hiç yoktan iyidir (yok ki). Bu kadar söylendiğime bakmayın, kişisel olarak notları okumak, posta kutularını karıştırıp hüzünlü mektuplara denk gelmek bayağı hoşuma gitti. Tabii NPC’lerin duyguları olmadan da bir şeyin eksik olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Keşfetmekle Bitmez
Fallout 76’nın haritası oldukça büyük. Altınıza araba almak veya ata binmek gibi bir lüksünüz de yok. Yapabileceğiniz maksimum güzellik “fast travel”, o da parayla. Bottle cap yani şişe kapağı oyun içi parayı simgeliyor. Her türlü satın alma işlemi, açık etkinliğe katılmak ve fast travel için bottle cap gerekiyor.
Koşmakla bitmek bilmeyen birçok tehlikeli mekana sahip oyunda, keşfettiğimiz merkezlere fast travel yapabiliyoruz. Oyunun haritasında ziyaret edilebilecek birçok mekan var: Lunapark, bataklık, sislerin ardında gizlenmiş köyler, neredeyse tamamen yok olmuş yıkık binalar, fabrikalar, perili olduğuna inanılan kulübeler ve çok daha fazlası. Gezip görülebilecek içerik olunca, sırf keşfetme noktasına odaklanmak mümkün.
Keşfettikçe belli yerleri kendinize merkez belirlemeye başlıyorsunuz. Bunun nedeni hem tüm eşyalarınızı depolayabileceğiniz Stash Box‘ınızı kolayca bulabiliyorsunuz, hem de her türlü eşyayı craft’lamak için de erişimi kolay merkezi yerler hayat kurtarıyor. Ancak Stash Box’a hemen ulaşmak imkansız. İlk yapmanız gereken kampınızı kurmak ve ardından Stash Box’ı yapmak. Sonrası kendiliğinden geliyor.
Hazır kamp demişken, oyunda merkezi yerlere yakınsanız kamp kuramıyorsunuz. Kamp, karakterimizin hayatını kurtarıyor ancak aynı zamanda başka oyuncular tarafından ele geçirilebiliyor. Kişisel olarak sadece canım azaldığında yatak kurmak için kamp kullanıyorum o kadar. Onun dışında sürekli merkezi yerlere gidip, en yakın yer yatağına kıvrılıp takılıyorum. Böylece hayatta kalma kısmında kafam rahat oluyor.
Keşfettikçe oyunun aslında türüne göre başarılı olduğunu düşünebilirsiniz ancak tam da bu noktada Bethesda, oyuncuları üzmeye başlıyor. Görevleri yaptıkça sürekli haritanın belli noktalarına git gel yapmaya başlıyorsunuz ve bu da oyunun kendini tekrar edip, sıkıcı olduğu noktalardan. Daha kötüsü bir binaya girip temizlediniz diyelim, bayağı büyük ve etrafı kolaçan ederken birkaç dakika içerisinde yaratıklar çat diye suratınızın ortasında beliriyor. Açıkçası bu olayın ayarsızlığı yüzünden kaç kere öldüm hatırlamıyorum bile. O zaman geriye yapacak tek bir şey kalıyor, malzeme toplayıp, gerekli planları bulduktan sonra kendi üssümüzü kurmak.
Yaratık modellemesi kısmında başlarda sürekli aynı yüzlerle karşılaşıyoruz (tabii onlara yüz demek mümkünse). Biraz daha seviye atlayıp, görevler bizi zorlu yerlere yönlendirdiğinde, birkaç farklı yaratıkla kapışmak mümkün. Özellikle su kenarındaki yaratıklar… Çok vuruyorlar hainler, bir de radyasyonu da veriyorlar damara. Sonra Rad Away kovala dur.
Dövüş Mekanikleri ve Hayatta Kalma
Fallout kendi halinde her zaman kaotik bir evrene aittir. Dövüş kısmında Fallout 76, V.A.T.S. (The Vault-Tec Assisted Targeting System) kısmında bayağı değişikliğe uğramış. En azından kimi zaman işe yarıyor. Oyun online olunca mermilerin yarattığı sinematik efektler ortadan kalkmış durumda. Yavaş çekim olmasa bile bir süper mutantın suratına mermi boşaltma hissinin oldukça hoş olduğunu itiraf etmeliyim.
FPS bakış açısının yanında V tuşuna basarak TPS moda geçebilirsiniz ancak pek tavsiye etmiyorum (geçen bir bug yemişim, 3 gün TPS moddan çıkamadım). Silahlar hedef alırken kimi zaman bug’a girebiliyor ve mermileri boşa sıkıyorsunuz. Vuruş dinamiklerinde Fallout 76, çok çeşitli öldürme ve tuzak kurma tekniğiyle gönlümü kazandı. Yere mayın kuruyor, elimde molotof ve palam ile beklerken, yanmaya hazır bir benzin tankını yaratıkların yakınında patlatınca ortaya bayağı hoş manzara çıkıyor. Bir de üzerimde power armor olunca tadından yenmiyor.
Silahlar, tıpkı karakterimiz gibi dayanma sürelerine sahipler. Karakterimiz nasıl yemek ve su ihtiyacını karşılamazsak yavaş yavaş ölüyorsa, her ateş ettiğimizde silahlarımız da kırılmaya başlıyor. Silahları tamir etmek için de belli malzemelere ihtiyacımız var. Bu noktada yağmaladığımız her türlü “junk”ı kırmak, hayat kurtaracaktır. Merkezi binalarda veya yakınında craft seçimlerine göre workbench (tezgah) bulabiliyoruz. Ek olarak kendi workbench’imizi de yapabiliyoruz. Tabii doğru plan ve yeterli malzememiz varsa. Her türlü yeni bir şeyler üretmek için sadece malzeme değil, o eşyanın planına da gerek duyuyoruz. Ayrıca craft yaptıkça veya çeşitli eşyaları kırdıkça, yeni silahlar, zırhlar yapmayı da öğreniyoruz. Yani her aksiyon, diğer bir aksiyonu tetikliyor. Malzeme toplayayım, plan bulayım diye düşünmek yerine kendiniz craft yapmayı deneyebilirsiniz. Diğer önemli nokta Stash Box’a yığdığınız junk’larınızı yanınızda taşımanıza gerek yok. Yani silahınız veya zırhınız kırıldıysa, en yakın gerekli workbench’e gidip işinizi görebilirsiniz.
Bunların yanında craft yapmak, yeni eşyalar üretmek bottle cap de kazandırıyor. Hayatta kalmaya çalışırken hemen hemen her detayı düşünmek gerekiyor. Mesela her yerde uyumak pek doğru değil. Bulduğunuz her yatağa sığınmayın, hastalık kapabiliyor ve karakterinizin dayanıklılığını düşürebiliyorsunuz. Bazı hastalıklar kendiliğinden iyileşirken, bazıları ilaçsız kısa sürede ölümümüze neden oluyor. Karakter ölünce her şeyi kaybetmiyorsunuz merak etmeyin. En yakın merkezi binada doğabiliyor ve düşen belli eşyalarınızı gidip cesedinizin üzerinden alabiliyorsunuz. Eğer ölüm sayısı artarsa, bir noktada düşen eşyaları toplamak imkansız çünkü kayboluyorlar (ya da ben bug yedim).
Hayatta kalmak istiyorsanız, üzerinizin yeterli miktarda boş olduğundan ve her şeyi tutmadığınızdan emin olun. Özellikle en az 3 çeşit (bir tanesi yakın menzil için) silah, yemek ve temiz su çok önemli. Keşif kısmı uzadıkça karakterimiz acıkıyor ve susuyor. İhtiyaçlarını karşılamazsak AP kaybetmeye başlıyor. Kirli su içmek radyasyonu arttırdığı için RadAway’in ne kadar önemli olduğunu vurgulamama gerek yok sanırım. Uyuyarak canımızı arttırmak mümkün ancak radyasyonu iyileştirmenin tek yolu RadAway. Eğer üzerinizde taşıyabileceğinizden fazla eşya varsa, fast travel yapamıyorsunuz. Bu da tabana kuvvet merkezi binaya koşmak ya da yabani hayatta kamp vurup, stash box yapmak demek.
Perk yani S.P.E.C.I.A.L. sistemi Fallout serilerinin en sevilen isimlerinden. Fallout 76, aynı sistem üzerinden ilerliyor. Sistemdeki tek değişiklik belli görevler veya başarımlar tamamlanınca bize bir kart destesi veriliyor olması. Çıkan kartlar arasından istediğimiz perk’i seçip, karakterimizi güçlendiriyoruz.
Ne Olur Vurmayın Ama…
Fallout 76’yı asla yalnız oynayamayacağım diye pek korkmuştum, ucundan haklı çıkmışım. Ucundan diyorum çünkü yalnız takılmak büyük hayal kırıklığına neden olmadı. Tek başınıza görevlere koşmak, yaratıkları kesmek, ihtiyaçlarınızı karşılayıp, kamp kurmak ve üs geliştirmek pek eğlenceli. Tek sorun ise etrafta hikayeyi dinleyecek birileri olmadığı için olaylar fazla tekdüze gelebiliyor.
Kişisel olarak oyunda tanımadığım insanlarla da takıldım. Baktım tanıdık kimse Fallout 76 oynamak istemiyor, ben de haritayı açıp dostane bir yardımda bulundum. Hiçbir yardım isteğim geri çevrilmedi ve şaşılacak derecede pek keyifli zaman geçirdim. Bu noktada hem daha fazla XP kazanıyorsunuz, hem de muhabbet edip eğlenirken zorlu savaşları tek başınıza göğüslemek zorunda kalmıyorsunuz. Bunun karşılığında karakterimle NPC gibi davranıp, kurduğum bütün craft workbench’lerinden yararlanmalarını sağladığım sevimli insanlar oldu. Bulduğum fazla planları, kampımdaki masama dizdim ve inanır mısınız bottle cap verip alanlar bile oldu. Böyle minik anılar, oyunu ciddi anlamda güzelleştiriyor.
Başka oyuncularla grup kurmak, görevden göreve koşmak veya sadece mekan yağmalamak derken işin bir de PvP kısmı var. Ancak oyunda PvP kısmı bayağı ölü. Aynı grupta olsanız bile takım arkadaşınıza ateş edip, hasar verebiliyorsunuz. Eğer o da size ateş ederse PvP savaşı kabul edilmiş oluyor ve ortalık kan gölüne dönüyor. Eğer yanlışlıkla PvP savaşına girerseniz, gruptan çıkıp geri girerek sorunu düzeltebilirsiniz.
Bethesda, PvP kısmında belli noktalarda ayarsız davranmış. Mesela oyunun haritasında herkese açık sarı-siyah renkli amblemle görebileceğimiz bir workshop var. Bu workshop yani atölye, 30 bottle cap karşılığında ele geçiriliyor. Eğer başkasının aldığı bu atölyeyi, geri almaya çalışırsanız PvP’niz otomatik açılıyor. Sahibi gelip sizi öldürürse bütün junk’larınız yani ıvır zıvırlarınız üzerinizden düşüyor ki bu, normalde de ölünce başınıza gelen bir olar. Hani ortada tam olarak PvP ruhuna yakışır bir malzeme yok. İnsanlar genelde PvP kısmına zaman harcamıyor çünkü kazancı yok.
Diğer öne çıkan PvP mantığı ise Bounty Hunting yani kelle avcılığı. Oyuncular, kendilerini savunmayan diğer oyunculara sürekli saldırarak, başka bir oyuncunun üssüne dalarak ya da ele geçirilmiş herkese açık atölyeden bir şeyler çalarak “wanted” (aranan suçlu) durumuna düşebiliyorlar. Eğer bir oyuncu aranan suçlu olursa, haritada kırmızı nokta halinde görünüyor. İşin çirkin yanı ise aranan suçlu oyuncu, diğer oyuncuları göremiyor.
Kelle ödülü, zamanla artıyor. Bir yanda aranan oyuncuyu avlamaya çalışmak, diğer yandan da görevleri yapmaya çalışmak, yaratıklardan kaçmak oyundaki aksiyon düzeyini arttırıyor. Ödülün diğer tarafında olmak ise inanılmaz sinir bozucu. Üzerinize “wanted” etiketi yapıştığı anda kanun kaçağı gibi oluyorsunuz. Arandığınızı bildiğiniz ve yeriniz de göründüğü için sığınabileceğiniz pek yer yok. Daha kötüsü size gelen kaç oyuncu var veya nereden geliyorlar göremiyorsunuz. Ancak (geçen yine şuraya “ancak koyuyorum) oyunun en sevilen kısmı olmasına rağmen “wanted” olan oyuncuları bulmak çok nadir gerçekleşiyor. Ödülün bile ne olduğunu bilmiyorum, siz düşünün.
Fallout 76’da beni rahatsız eden diğer bir kısım ise tüm oyuncuların takılabileceği merkezi bir ada, bina ya da herhangi bir toplaşma alanının olmaması. Olay multiplayer RPG olmak ise böyle bir detayın düşünülmemesi çok tuhaf. Daha tuhaf olan ise Vault 76’dan çıktığımız an geri giremiyor oluşumuz. Biraz daha tuhaflıklar silsilesine devam edelim: başka oyuncularla yazılı sohbet edebileceğimiz konuşma penceresi yok, diğer oyuncuların üsleri haritada görünmüyor. Hadi haritada oyuncuları gördünüz, onları bir de sosyal tab’dan bulup davet etmesi var.
Bugout 76
Bethesda, oyunun çıkışından beri GB dolusu yama çıkardı. Oyunda, türlü türlü bug, teknik sorun mevcut. Hatta bunlardan bazı oynanışı bile etkiliyor. Yerin dibine girip ateş eden süper mutant’lar, pencere kenarında sıkıştığından hasar “alamayan” robotlar ve dahası.
Bug’ların diğer çileden çıkaran noktası da yaptığınız görevler bazen sayılmıyor ya da baştan başlatıyor. Mesela, yakın zamanda bitirdiğim Cold Case görev zinciri, hiç yapılmamış gibi baştan başladı. Herkese açık olan çeşitli “event” görevleri, tamamlansa bile ödülleri veriyormuş gibi gösterip çantanız boş kalabiliyor.
Diğer sıkıntı ise menü sistemi. ESC yerine TAB koymak nasıl bir mantıktır anlamış değilim. Oyunun kendi menüsü ve kontrol sistemi zaten sıkıntılı. Özellikle klavye kontrollerine alışmak bayağı zaman alıyor. Üs kurmada kullanılan kontroller farklıyken, Pip-Boy’da işler değişebiliyor. Kimi zaman çıkış için TAB, kimi zaman ESC kullanıyoruz. Oyun içi mağaza olan Atomic Shop gezerken W, A, S, D kullanıyor ama fotoğraf modunda C ve Z tuşlarını kullanıyoruz falan. Yani anlayacağınız hayatta kalmaya çalışırken bir de tuş kontrolünde saçmalamak, sinir kat sayınızı arttırabilir.
Kontroller ve menü çılgınlığı bazı özel ayarları da yapmamıza izin vermiyor ya da eksik. Mesela alan derinliğini devre dışı bırakamıyoruz, bas konuş seçeneği yok. Bethesda, oyunun PC versiyonunun bazı sorunlarına değinmeye başladı. Bas-konuş ve ultra widescreen desteği yakında geliyor ancak başlangıçta neden dahil edilmediklerini anlamak zor.
Savaş Asla Değişmez
Fallout 76, özellikle PC kullanıcıları için “şimdilik” hayal kırıklığından ibaret. Performans konusunda daha kat etmesi gereken yol uzun. Nvidia GeForce GTX 960 ekran kartında bazı kalabalık yerlerde mükemmel detaylara ulaşırken, kimi zaman yaratıkların sadece havada koşan silahlarını gördüğüm zamanlar da oldu (Bu ekran kartı yüksek ayarlarda AC Odyssey gördü). Güncel yamadan sonra ciddi anlamda fps sorunu da yaşamaya başladım ki güncelleme öncesi her şey daha iyiydi. Her yaşadığım grafik bug’ı veya fps düşüşü sonucunda oyunu baştan başlatmak, çözüme ulaşmamı sağladı o ayrı konu ancak buna mecbur bırakılmak da bir yerden sonra can sıkıyor. Bethesda, bir şeyleri tam olarak başaramadı ve biz hala sorgu halindeyiz.
Gönül isterdi ki PvP kısmı biraz daha aksiyon dolu olsun ve ıvır zıvırdan fazlasını kaybedebilelim. Bethesda’nın en yakın zamanda özellikle oynanış kısmında sıkıntı çıkaran sorunları gidermesi, ardından menü kısmına el atması lazım.
Her şekilde oyunun kendi dünyası boş gibi görünse de aslında eğlenceli craft ve silah sistemi, keşfetmeye ve okumaya iten hikayesi, müzik seçimleriyle türünü sevenlere hitap ediyor. Açık dünya olsun, keşif yapayım, öylesine takılıp hikayeyi okuyarak ilerleyeyim diyorsanız ve yanınıza da alabileceğiniz arkadaşınız varsa Fallout 76’da eğlenirsiniz. Tabii bu oyunun tam olarak “Fallout” olabilmesi için daha gelişmeye ihtiyacı var.