- 38paylaşım
- 35Facebook
- 3Twitter
Pokemon Sword & Shield, Nintendo Switch platformun hiç kuşkusuz en çok merak edilen isimlerindendi. Sonunda oyun dünyasıyla buluşan oyun, eğlenceli olduğu kadar bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Ancak bu sıkıntılar daha çok tüm pokemonlarınızı yeni oyuna aktarmaktan ibaret. Merak etmeyin, hala yakalanabilecek çok sayıda pokemon mevcut ve zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile.
Oyunun adından da anlayacağınız üzere iki versiyon var: Pokemon Shield ve Pokemon Sword. İkisi de oynanışta aynı ve karşılaşacağınız rakipler de benzer. Tabii bu benzerliklerin yanında farklar da mevcut. Eğer bu oyuna sahip olmak istiyorsanız, ilk olarak iki versiyon arasındaki farktan bahsetmek gerek.
Pokemon Sword ve Shield Arasındaki Farklar
Pokemon oyunları yıllardır dinamik ikili olarak çıkar: Red ve Blue, Ruby ve Sapphire, Diamond ve Pearl, Let’s Go Pikachu ve Let’s Go Eevee. Bu sefer de Sword ve Shield ile birlikteyiz. İşin güzel kısmı eğer tek versiyona sahipseniz, arkadaşlarınızla pokemonlarınızı takas edebilirsiniz.
Öncelikle her versiyona özel pokemonlar mevcut ve bunları sadece o versiyonda yakalabilirsiniz. Mesela Sword versiyonda Vulpix varken, Shield versiyonda Growlithe yer alıyor. Aynı durum efsanevi (legendary) pokemonlarımız için de geçerli ki zaten kapak fotoğraflarından bunu çıkarabilirsiniz: Zamazenta (Shield) ve Zacian (Sword). Her iki pokemonun da kendisince artıları ve eksileri var. Biri daha yüksek saldırı ve hızlıyken, diğeri tank ve dayanıklılık üzerine odaklanıyor.
Diğer farklar arasında başka pokemonlar ve Salon Liderleri (Gym Leaders) da var. Hatta Shield ve Sword versiyonlarındakine göre sadece o liderleri (Pokemon Sword: Rock – Gym Leader olan Gordie, Pokemon Shield: Ice – Gym Leader ise Melony), seçtiğiniz versiyonda görebiliyorsunuz. Bu durum belli pokemonları, Gigantamax’ları, Max Raid’leri, özel eşyaları, fosil pokemonları da aynı oranda etkiliyor. Eğer versiyondan emin değilseniz, öncelikle o versiyonun size sunacağı pokemon listesine göz atın. Özünde ikisi arasında avantaj veya dezavantaj yok. En sağlıklısı gözünüze güzel görünen ve daha iyi oynayacağınızı düşündüğünüz pokemonlara göre seçiminizi yapmaktır.
Farkında olmadan pokemon çılgınlarını ikiye ayıran bu versiyonlar, ne çok mükemmeller ne de çok iyiler. Şimdi konuyu iyice detaylandıralım, sonrasında kararı siz verin.
Pokemon Sword and Shield İnceleme
İlk olarak 6 farklı avatardan birini seçiyor ve ufak yaşta en iyi pokemon yakalayıcısı olarak maceranıza başlıyorsunuz. En azından hedefiniz bu, yani şampiyon olmak. Daha önce pokemon oyunlarını oynadıysanız, konuya zaten hakimsiniz. Gördüğünüz her pokemonu yakalamak isteyecek ve en iyi (maksimum 6 tane yanınızda taşıyabiliyosunuz) ekibi oluşturmak için uğraşacaksınız. Bu sefer devasa bir bölge olan Galar’dasınız. Yemyeşil ve hoş topraklarla süslü bu bölge, tehlikelere de açık tabii. Mesela pokemon seviyeniz de bu aşamada önemli, ancak her şey sırayla. Avatar ve isim belirlemesi ardından biricik dostunuz Hop ile tanışıyorsunuz. Hiperakif ve ağabeyi Leon gibi kendisini şampiyonluğa adamış bir çocuk. Kimi zaman onunla kapışıyor ve gücünüzü test ediyorsunuz.
Bu oyunda eskilere oranla birtakım değişiklikler öne çıkıyor. Klasikleşmiş detayların yanında nostalji yapmak amacıyla da süslenmiş alanlar, adeta nefes kesici. Güzel kısım, pokemonlar üzerinde kullanabileceğiniz şekerleri bulmak artık daha kolay ve bu da seviyeleri hızla yükseltebilmek anlamına geliyor, ancak bolca da savaşmanız şart. Devasa pokemon karşılaşmalarına henüz girmedik bile. Şirin pokemonların koca yaratıklar olarak karşınıza çıkmasına alışık değilsiniz ne de olsa. Diğer bir yenilik ise oyunun daha öğretici ve kolay olması. Kolaylık kısmı biraz kişisel ama bu sefer gerçekten her şey daha kolay. Mesela pokemon yakalamak için çantanızı seçip, poke topuna tıklamak yetiyor. Pokemon GO sistemindeki tutturma kısmı yerine böyle bir sisteme geçilmiş. Diyalog seçimleri bütün oyunu etkilemese de en azından var olması tatlı olmuş. Zamanla hangi pokemonun hangisine karşı zayıf veya güçlü olduğunu kavrıyorsunuz.
Minik bir macera ve bolca konuşmanın ardından kendinizi “Wild Area” isimli bölgede buluyorsunuz. Uzunca çimenlerin arasında kol gezen çok sayıda pokemon, kimi zaman derin sularda yakalanmayı bekliyorlar. Oyunda göze çarpan tuhaf kısım ise kamera kontrolü. Büyük bir değişiklik değil elbet ve neden var olduğunu da sorgularken bulabilirsiniz kendinizi. Çok işe yaradığı söylenemez. Muhtemelen alan büyüklüğünü göstermek için var olmuş mekaniklerden biri. Ayrıca oyun hikayesinde ilerledikçe sadece dağ bayır koşmuyor, bir noktada bisiklet sahibi de oluyorsunuz. En azından yolculuğunuz hızlanıyor.
İlk bakışta o koca alana (Wild Area) geldiğiniz anda oyunun muazzam olduğunu düşünebilirsiniz. Sonuçta bu karşılaşma sizin için yeni ve inanın aynı duyguları biz de paylaşıyoruz. Bu şekilde görünce çok sayıda karakter ve belki de daha uzun bir hikaye gidişatı beklentisine giriyorsunuz. Burada size bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber, gerçekten büyük ve gezerken çok sayıda pokemonu hayranlıkla inceliyorsunuz. Kötü kısım ise Wild Area, tek bir harita noktası. Yani şehirler arasında gezerken, eninde sonunda yolunuz yine aynı noktaya düşüyor. Oyunda hikayeyi tamamlamak maksimum 25 saat sürüyor, tüm pokemonları yakalamak isterseniz 50 saate kadar bu süreyi uzatabilirsiniz. Güzel kısmı pokemon çeşitliliği artıyor ve yakalaması zor olanlarına da denk geliyorsunuz.
Gym Leaders yani profesyonel pokemon liderleri geri dönüyorlar ve onlara ulaşmak, eskisinden daha zor ki bu iyi bir detay. Seviye 30 altındaysanız, ilk üçü sizi zorlayabilecek kadar güçlü hem de. Genelde mini bulmacaları çözerek onlara ulaşıyorsunuz ve ardından onları yenerek rozetlerini ve temsilen formlarını alıyorsunuz. İlk salonda Wooloo sürüsünü yönlendirirken, ikincisinde su akışını düzeltmeniz gereken mini bulmacayı çözüyorsunuz. Tatlı dokunuşlarla salonların büyütülmesi güzel olmuş. Liderden lidere giderken onların şampiyonu olduğu koca arena da dolu. Neşe çığlıkları saçan seyirciler, fotoğraf çekenler derken en azından eskisinden daha cıvıl cıvıl.
Oyundaki yeniliklerden bir diğeri de Dynamax ve Gigantamax sistemi. Bu sistemle pokemonunu birkaç turluğuna kocaman boyutlara ulaştırıyorsunuz ve hasarları da aynı oranda artıyor. Dynamax’ı normal karşılaşmalarda kullanamıyosunuz. Ya liderlere karşı ya da raidlerde Dynamax barı dolduğu zaman kullanabiliyorsunuz. Kullanması inanılmaz eğlenceli ve pokemonların vuruşundaki animasyonlar dahil her şey göze çok tatlı görünüyor. Tahmin edilenden daha eğlenceli bir sistem olduğu kesin. Ek olarak Dynamax, ekibinizi ve kendinizi de koruma anlamında inanılmaz güçlendiriyor.
Gigantamax, Dynamax gibi pokemonunuzun boyutunu inanılmaz arttırıyor ancak buna görsel değişiklikler de ekleniyor. Gigantamax formuna ulaşan pokemon, Max Moves ve G-Max gibi özelliklere de sahip oluyor. Ancak her pokemon Gigantamax olamıyor. Bunun için belli pokemonlara sahip olmanız gerekiyor (Charizard, Pikachu, Eevee, Butterfree, Meowth, Corviknight, Alcremie ve dahası). Gigantamax olabilen pokemon listesi uzun ve bazılarını yakalayamıyorsunuz. Ya hediye edilmesi gerekiyor ya da özel bir etkinlikte, Max Raid’lerde yakalamış olmanız şart. Basitçe, Galar bölgesinde yakaladığınız her pokemon, Gigantamax olamıyor. Merak etmeyin, her denk geldiğiniz Max Raid’de şansınızı deneyebilirsiniz.
Liderlerle olan kapışmanızın yanında denk gelebileceğiniz diğer NPC’ler birbirlerine çok benzer. Eninde sonunda karşılaşmalarda aynı modellemeye sahip karakterlere denk geliyorsunuz. Tatlı bir tavsiye, olabildiğince her NPC ile konuşun. Oturanlar, göl kenarında balık tutanlar ve dahası, size çeşitli ödüller sunabilir ve ipuçları verebilirler.
Muhtemelen yine kişisel tartışma konusu olacak ancak birçok yapı, kendini tekrar ediyor. Şöyle ki animasyonlardan kaynaklanıyor olması muhtemel, hemen hemen her karakter aynı fiziksel hareketleri ve mimikleri yapıyor. Konuşmalarda dudak hareketleri bile benzer. Switch, başarılı bir konsol ve diğer oyunlara rağmen Pokemon Sword and Shield’in bu konuda geri kalması üzücü. Game Freak’ten beklentilerin yüksek olmasından kaynaklı böyle minik sorunların göze rahatsız edici gelmesi normal aslında.
Oyunda dilediğiniz zaman Pokemon Box’ınıza girebiliyorsunuz ki bu “büyük rahatlık”. Savaş sırasında bile maksimum sayıda taşıyabileceğiniz 6 pokemonun yanı sıra biriken o kutu, oynanışı daha eğlenceli yapıyor. Mesela seviye atlatmak istediğiniz pokemonu kutunuzdan direkt ana ekibinize taşıyabiliyorsunuz. Bunun için şehir merkezlerine gitmeye gerek yok. Ayrıca ücretsiz, yani oyun içi para harcamanıza gerek yok. Peki yanınızda taşımadığınız pokemonlar ne olacak? Onları da seviye atlattırabilirsiniz. Oyunda, pokemonların beraber çalışması mesajı sıkça veriliyor ve bunun için de “Poke Jobs” sistemi öne çıkıyor. Yapmanız gereken Poke Center’a gitmek ve Rotomi ile konuşmak o kadar. Pokemonlarınızın verilen görevlerde ne kadar kalabileceğini ayarlayabiliyorsunuz. Dikkat etmeniz gereken ise bu mini işlerin açıklamalarını dikkatli okumak. Rotomi’nin verdiği işler, spesifik pokemonlara özel olabiliyor. Mesela sadece ateş veya su türündeki pokemonları belli görevlere yollayabiliyorsunuz.
Pokemon dostlarınızla (liderlerle karşılaştığınız arena hariç), açık alanda dilediğiniz zaman kamp (başka kampları da ziyaret edebilirsiniz) yapabilirsiniz. Onlarla konuşabilir, oyun oynayabilir ve yemek pişirip, yiyebilirsiniz. Pişirdiğiniz yemek curry (köri) olarak sınırlandırılmış olsa bile bulduğunuz veya aldığınız (berry) meyve taneleriyle onları daha lezzetli hale getirebilirsiniz. Yemek pişirme işlemi de mini bir oyunla süslendirilmiş. Önce malzemelerini tencereye atıyor, ardından ateşi harmanlıyorsunuz. Güzelce karıştırdıktan sonra sevginizi katıp, lezzetin tadına varıyorsunuz. Ayrıca kamp kurmak, hem pokemonları mutlu ediyor ve canlarını dolduruyor, hem de onlara ekstra deneyim puanı (XP) kazandırıyor. Bazı durumlarda pokemonlar, kamp kurmayı kendileri bile istiyorlar. Savaş sırasında pokemonlarınızın davranışlarına bu konuda dikkat etmeniz gerekli. Çok yorulabiliyorlar ve o durumda kamp yapmak gerekiyor. Şehir merkezlerine sürekli gidip canları azalan pokemonları iyileştirmek yerine kamp kurmak, daha büyük bir avantaj.
Kampların dışında yeni oyun demek, yeni pokemon saldırıları demek. Bazı pokemonlar oldukça epik ve aynı zamanda hem kaya, hem de su türlerinin saldırılarına sahip olabiliyor. Pokedex olmadan bir pokemon oyunu düşünülemez elbette. Pokedex, karşılaştığınız ve sahip olduğunuz her pokemonu listeliyor. Malum, bazı pokemonlar çok güçlü olduğundan canları azalmadan yakalanmaya izin vermiyor. Hatta bazılarını yakalamak bile imkansız. Bir noktada istediğinizi elde edersiniz ancak bunun için savaşacak pokemonlarınızın seviyesini arttırmanız şart. Bu da bol bol savaşmak demek. Bu arada pokemonları yakaladığınız zaman da deneyim puanı kazanıyorsunuz.
Oyunda ufak tefek grafik ve performans sorunlarından kaçmak bir noktada zor. Tam olarak doğru şekilde ifade etmek gerekirse, Sword and Shield göze etkileyici görünüyor. Performans kısmında da herhangi bir sorun yok. Genelde ortaya çıkan tek sorun, pokemon savaşları ortasında görülüyor. Pokemonunuz (özellikle detaylı modellenmiş olanlarda) ekranda grafiksel çatlamalar yaşayabiliyor. Nadir de olsa benzer sorun, kamp yaptığınızda da görülüyor.
Her şekilde bir Switch oyunu için başarılı olan Sword and Shield, ufak tefek FPS düşüşlerinden de kurtulamıyor. Daha önce belirttiğimiz gibi özellikle çoğu diyalog dizisi benzer, pek çok kasaba kısır döngüde sıkışıp kalmış. Özellikle tekrar girdiğiniz bir kasabada benzer NPC’lerin sürekli aynı diyaloglarla karşınıza çıktığını fark edeceksiniz. Genel deneyimi pek etkilemiyor tabii, yine de Switch’in potansiyeli düşünüldüğünde biraz hayal kırıklığı yaşatıyor.
Müzik kısmında ne yazık ki oyunun çok da başarılı olmadığını itiraf etmek gerek. Sevimli, ancak sürekli aynı melodilerle karşılaşıyorsunuz. Kasabalar ve liderlerle olan savaşlarda notalar çok daha iyi ve akılda kalıcı.
Oyundaki en önemli kısımlardan biri olan raidleri unutmamak gerek. Dynamax kısmı, burada da kullanılabiliyor. Max Raid Battles olarak geçen bu sistem, siz ve diğer 3 eğitmen ile yan yana Dynamax halindeki başka bir pokemona karşı olan savaşınızı konu alıyor. Wild Area bölgesinde denk gelebileceğiniz raidler, pembemsi bal petekleri şeklinde taş parçalarında yer alıyor ve bunlara “Pokemon Den” deniliyor. Bu taş parçaları, her zaman raid kapısı niteliğinde değil. Belli özel eşyaları satan NPC’lerden (Watt Trader) satın alabileceğiniz Watt puanları da toplamanıza yardımcı oluyor. Her denk geldiğiniz taş parçasına dokunduğunuzda, rastgele bir Dynamax halindeki pokemona veya Watt puanına denk gelebilirsiniz.
Max Raid Battle’daki Dynamax haline gelmiş pokemona olabildiğince sert şekilde vurmanız ve canını sıfırlamanız gerekiyor. Ayrıca bu raidde, tek bir pokemonu kullanabiliyorsunuz. Online olarak yanınıza 3 pokemon eğitmeni bulamazsanız (ki genelde bulunamıyor, online sistem bayağı olmamış), oyun yanınıza rastgele birilerini veriyor. Aynı şekilde siz de kendi pokemonunuzu Dynamax haline getirebiliyorsunuz, ancak bunu bir kere yapabiliyorsunuz. Bunun için Dynamax barınızın dolması gerekiyor. Eğer raiddeki o koca Dynamax halindeki pokemonu yenerseniz, yakalayabilirsiniz bile. Bazen raidlerde oldukça nadir pokemonlar ortaya çıkıyor ve çoğu, yakalanmaya kesinlikle değer. Hatta bazı pokemonlar, sadece raidlerde yakalanabiliniyor.
Sonuç olarak Pokemon Sword and Shield, masaya yeni ve taze dinamikleri eklemekten geri kalmıyor. Olabildiğince içeriği doldurmak adına her şey yapılmış ve bazı eksilerine rağmen özellikle pokemon severlerin eğlenebileceği bir yapım olarak öne çıkıyor. Hatta bazı noktalarda serinin en iyisi olduğu bile düşünülebilinir. Oyunun temelde hem artı hem de eksilerini masaya yatırdığınızda, olumlu kısımlar daha ağır basıyor. Seriyi tıpkı pokemonlar gibi evrimleştiren kısım Wild Area’nın kendisi. Yepyeni pokemonlar, kocaman ve dolu ortamın yanında stadyumların kattığı neşe, kimi zaman sıkıcı gelen ve hızlıca geçmeyi arzuladığınız diyaloglar, bazen de eski oyunlarla fazla benzer olan güzergah… Ufak tefek sorunları görmezden gelmek imkansız, ancak genel olarak Pokemon Sword and Shield, bir sonraki maceraya kadar sizi tatmin edecektir.