Şuraya da bir tuğla koyayım, şu görevi de yapayım. Hah! Siz mi geldiniz, geçin oturun şöyle anlatacaklarım var. Size, The LEGO Movie 2 Videogame’den ve almaya değer olup olmadığından bahsedeceğim.
LEGO, yıllar önce ayaklarımızın basacağı yerlerde saklanıp bize pusu kurarken, bugünlerde sevdiğimiz klasikleri LEGO haline getirip, şirin şirin önümüze sunmakla meşgul. Bir noktadan sonra biz niye kendimiz bir şeyler yapmıyoruz demeleriyle ortaya çıkan LEGO Movie serisi, türünün güzel örneklerinden.
Peki buraya filmi övmeye geldik mi? Hayır. Ancak LEGO, olması tasarlanmamış şeyleri çok iyi bir biçimde kendi dünyasına aktarabilen bir ekip, hali hazırda LEGO ile hazırlanmış bir materyali oyuna aktarmakta zorlanmamış.
Hikaye olarak filmi takip eden oyunumuz, filmi izleyenlere oldukça tanıdık gelecek bir açılış ve hikaye örgüsüyle başlıyor. Bu hem iyi, hem kötü olarak algılanabilir. Hatta oyun, eğer serinin bir önceki oyunu Lego Worlds’ü oynadıysanız gereğinden fazla tanıdık gelecektir ki sık sık bu oyunu anacağız. Normal bir LEGO adaptasyonunda hikaye odaklı bir oynanış gözetilir. Burada ise açık dünyada görev odaklı yapı hakim, oyunun Lego Worlds ile benzerliğinin ilk adımı da bu. Görevler oldukça kolay ve genelde sizi çok zorlamayacak şekilde tasarlanmış. Görevleri yaparken, birinin sol omzumdan “Aaa şu şey bozulmuş, acaba 4 saniye önce aldığın şeyin bir etkisi olabilir mi?” dediğini hissettim hep.
LEGO dediğimiz oyun yapısız olmaz, nitekim bu oyunda da fersah fersah var. Lego Worlds’te olduğu gibi mevcut envanter ile bir şeyler yapma kısmı aynen korunmuş, hatta bu yapıları geliştirecek ve keşfedecek araçlarınız da aynen duruyor. Renkli LEGO tuğlalarımız ana yapı birimimiz, bir şeyleri kırarak bolca edinmek mümkün. Bulamıyorsanız da paket olarak oyun içi Dükkan’dan oyun içi para ile satın alabiliyorsunuz. Bu noktada oyun, genel olarak size bir zorluk çıkarmıyor diyebiliriz.
İçerik konusunda ise hem yapılar, hem karakterler açısından oldukça çeşitli olan oyun, görev çeşitliliğinden sınıfta kalıyor. Bir süre sonra tekrara düşüyor olması, uzun oyun seanslarında sıkıcı olabilse de arada girip oynamak için hala ideal. Ekip, buradaki tekrar duygusunu azaltmak için oyuna Kutu sistemini andıran bir mekanik eklemiş. Relic adı verilen bu nesneleri sadece oyun içerisinden çeşitli nadirliklerde bulduktan sonra bunları bir Dükkan’da açıp, içinden karakter, eşya veya yapı elde edebiliyorsunuz. Relic’lerin parayla alınmıyor olması, hedef yaş kitlesini düşük tutan bir oyun için güzel bir detay. Umarız böyle de kalır.
Çok tatlı güzel bir çevre, hoş bir atmosfer var dedik, peki bunun ne kadarını görebiliyoruz? Her LEGO oyununda olduğu gibi kamera sorunu burada da mevcut. Zaman zaman saçmalayan kamera sizi hafifçe çileden çıkarıyor gibi olsa da, oyun kısa sürede bunu telafi edecek bir şeyler gösteriyor.
Oyunun eksik hissettiren yanlarından ilki ve en önemlisi, seslendirenlerin filmdekilerle aynı olmaması. Açıkçası, bu kadar büyük bir stüdyonun bunu çözememiş olmasındansa, bunun bir tercih olması daha olası. Bir diğeri olarak, Local Coop modumuz var ancak bu hala Online Coop’a evrilememiş durumda. Son olarak keşke hikaye, 4 saat yerine biraz daha uzun tutulabilseymiş.
“Satın almaya değer mi?” kısmına gelirsek, oyunu an itibariyle Steam üzerinden 57 TL’ye almak mümkün. Bu, içerik ve potansiyel olarak baktığınızda gayet iyi bir rakam. Daha önceki LEGO oyunlarını sevdiyseniz, Lego World hoşuna gittiyse ve benzer bir şeyler arıyorsanız, yanınızda veya yakınınızda, eğlenip oyalanmasını istediğiniz bir çocuk var ise The LEGO Movie 2 Videogame sizin için biçilmiş kaftan 😉