- 109paylaşım
- 108Facebook
- 1Twitter
Kocaman açık dünya, zombiler, insanlar, hayatta kalma içgüdüsüyle kimi zaman fedakarlığın en acımasız haline bürünen Days Gone, PS4 platformuna özel olarak Bend Studio tarafından geliştirildi. Açıkçası çok uzun süredir beklenen oyunun fiyat performansına baktığımızda herkesin aklında aynı soru var: satın almaya değer mi? Bu sorunun cevabını vermeden önce biraz evrene dalalım. Zaten siz okudukça, kafanızda fikir oluşacaktır.
Days Gone Hikaye
Aksiyon, macera, hayatta kalma, açık dünya ve korkunun yanına kıyamet sonrası konularını bir arada sunan oyunumuzun kahramanı Deacon St. John (Sam Witwer). Deacon, yasa dışı yollardan geçen, yasa dışı avlanan eski bir avcıdır ve vahşi yaşam kamplarına giden yoldaki hayatı tercih eder. Oyun, neredeyse tüm insanlığı öldüren ve milyonlarca insanı hızla gelişen “zihniyetsiz zombi benzeri yaratıklara” dönüştüren küresel bir salgın ortaya çıktıktan iki yıl sonrasında gerçekleşiyor. Zombi benzeri yaratıklar, tıpkı bildiğimiz beyin yiyen arkadaşlar “Kaçık” olarak isimlendiriliyorlar. Deacon, karısı Sarah ve Boozer ile Kaçıkların ortaya çıktığı dönemde travmatik bir olaya şahit olur. Bir noktada Boozer ile yalnız yollara düşer. Aradan geçen “birçok” günün ardından Deacon, kamptan kampa giderek çeşitli ayak işleri yapar, ancak Boozer’ı kaybetmemek adına geçmişte kapattığı defterleri tekrar kurcalamak zorunda kalır. Bu noktada Deacon olarak yapmamız gereken hem kampların güvenlerini kazanmak, hem de hayatta kalmaya çalışırken Dünya’nın neden bu hale geldiğini öğrenmek.
“Hayatta kalmak, yaşamak demek değil” – William “Boozer” Gray
Days Gone Oynanış
Oyun, TPS kamera açısında dilersek gizlenerek veya cephanemize güvenirsek de sınırlı sayıdaki silahlarla oynanıyor. Tabii istediğimiz her silahı satın alabilme gibi bir durum söz konusu değil. Şimdilik spoiler olmaması adına kamp isimlerinden bahsetmeyeceğim. Oyunda bizi bekleyen “bir süreliğine” üç farklı kamp var. Bu kampların her birinin liderleri ve onların da bize sunduğu görev zinciri mevcut. Kampların en önemli özelliği onların güvenlerini sağlayarak, daha kaliteli eşyalarına ulaşabilmek. Her kampın Deacon’a sunduğu farklı güzellikleri var. Kimisi motorumuzun performansını geliştirirken çok daha iyi parçalara sahip, bazısı da silah konusunda daha kaliteli. Kampların güvenlerini kazanmak için ise onların verdiği görevleri tamamlamak gerekiyor. Zaten oyun boyunca sürekli kamplar arasında gidip yan görev kovalayacağınız için çok da kafa yormamanızı öneririm. Oyundaki sıkıntılardan biri de yan görevler: fazla tekrar ediyorlar. Şöyle ki genelde kamptan aldığımız yan görev ya firar eden bir elemanı canlı yakalama, kaçırılan kamp halkından birini kurtarma ya da dost kampının yakınındaki diğer düşman kamplarını temizleme. Kamp kelimesini çok kullandığımın farkındayım ancak yapabileceğim bir şey yok çünkü HER YER KAMP! Bir de aralarında gruplaşmalar, dramalar falan var ki of aklınız şaşar. Neyse…
Kamp güvenini kazanmak ve para kazanmak için çeşitli hayvan etlerini, bitkileri bağışlayabiliriz. Ayrıca avladığımız kaçıklar de ganimet olarak satılabiliniyor. Sonuçta bulunduğumuz dünyada güçlü olduğumuzu kanıtlamak için kelle avcısı moduna girmemiz gerekebiliyor.
Dilersek gizli veya uzun ve kısa menzilli silahlar kullanmak gibi çeşitli şekillerde hedefleri gerçekleştirebiliriz. Dinamik bir hava durumu sistemi ve gündüz-gece döngüsü de kaçıkları gün içinde daha zayıf ve yavaş, ancak geceleri hızlı ve güçlü kılar. Deacon’un ana ulaşım aracı, diğer parametrelerin yanı sıra hızını, dayanıklılığını veya manevra kabiliyetini arttırmak için parçalarla değiştirilebilen bir motosikletidir. Motosikletimiz her şeyimiz ve tabii ki belli yetenekler sonucunda yakın menzilli silahlar da üretmeye başlarız.
Oyundaki kayıt sistemi otomatik veya motosikletimiz ve uyuyabileceğimiz yatak noktalarında mevcut. Hikaye görevleri kimi zaman anlamsız uzun olduğundan oyunda eğer kayıt edebileceğiniz fırsatınız olursa, bunu mutlaka kullanın.
Days Gone Yan Görev Çukuru, Yetenekler ve Motosiklet Bakımı
Oynanış kısmında kamplar arası yolculuk yaparken hikayeye dalabilir veya gizemli NERO istihbaratının izini sürebiliriz. Bu kısımda yan görevler şu şekilde sınıflandırılmış: Dünyanın Sonu (NERO bölgelerini temizleme), Pusu Kampı Avcısı (haydut kamplarını düşmandan arındırma ve “hızlı seyahat” noktası olarak kullanabilme), Hastalık Sahası Temizleyici (Tüm Kaçık yuvalarını ve hastalık sahalarını temizleyip, yolları güvenli hale getirme), Ganimet Avcısı (Katil rolüne girerek birinin pis işini para karşılığı yapma), Zayıfları Korumak (Zayıf ve aciz insanları kurtarma). Yan görevler genelde tek noktada sınırlandırılmıyor, ancak mantık genelde aynı. Bazılarının isimleri değişiyor o kadar. Mesela, motosiklet dövüşlerini andıran “motorcu ganimeti” gibi. Motorcu Ganimeti, kamp liderlerinden birinin bize verdiği hedefi canlı yakalamak demek. Burada hedefi değil de motosikleti vuruyoruz. Bir süre sonra motosiklet patlıyor ve hedefin elini kolunu bağlayıp, yolun ortasında bırakıyoruz. Sonrasında araya, hedefi yakalamamızı isteyen NPC ile konuşma giriyor, “arkadaşı buradan alabilirsiniz” diyoruz ve görev tamamlanıyor.
Yetenek kazanmak ve XP kasmak için bol bol yan görev yapmak, Kaçık veya haydut öldürmek ve tabii ki hikayeyi de belli noktada takip etmek gerekiyor. Yetenek kısmı Yakın Dövüş, Menzilli Çatışma ve Hayatta Kalma olarak üçe ayrılıyor. Deacon’ı ayrıca daha çok güçlendiren ve kalıcı olan sağlık, canlılık, odak olarak üçe ayrılan dayanıklılık seviyesi mevcut. Dayanıklılık barını güçlendirmenin tek yolu ise NERO Enjektörleri. Enjektörlere ulaşmak için NERO Mobil Tıp Birimleri ve NERO Kontrol Noktalarının yer aldığı bölgelerine gitmek, elektriği çalıştırmak ve Kaçıkları temizlemek gerekiyor. Ancak NERO bölgelerinde elektirik açmayı başardığınız an KORKUN! Çünkü bu amcalar her tarafa hoparlör koymuşlar ve gürültü demek Kaçıkları üzerinize toplamak demek. Bu nedenden ilk yapmanız gereken; NERO bölgesinde halihazırda ortada gezinen Kaçıkları temizlemek, etrafınızı dikkatlice inceleyip hoparlörlerin kablolarını kesmek veya susturucu silahınızla yere indirmek olsun. Böylece güvenli olduğunuzdan emin olur, hem cephane harcamaz hem de Kaçık Sürüsü’ne denk gelme ihtimaliniz azalır. NERO bölgesindeki elektriği açmak için ise benzin bidonu işinizi görecektir. Mutlaka her NERO bölgesinde benzin ihtiyacı olan bir ek güç kaynağı vardır. Unutmayın! – Güç kaynağının düğmesine basmadan ve gücü geri getirmeden önce tüm hoparlörlerin çalışmadığından emin olun. Ek olarak depar atma ve yuvarlanma, canlılık (mavi bar) tüketir. Bu nedenden olabildiğince dikkatli olmak ve gereksiz koşmamak önemli. Aniden nefesiniz kesildiğinde Kaçıklardan kaçmak imkansızlaşabilir. Özellikle sayıları fazlaysa, işiniz zaten zor.
Yetenekler; taşla zayıf düşmanı sersemletme, depar atarken düşük seviyedeki düşmanı sersemletip yere yıkma, yakın dövüş silahların hasarını arttırma, nişan alırken Odak’ı etkileştirebilme, Odak Kokteylinin tazeleme süresini arttırma, Afetzede Görüşü’nün ekranda kalma süresini arttırma, üretim malzemeleri için arttırılmış envanter alanı gibi isimlere sahipler. Oyunun arayüzü dahil altyazılarının da Türkçe olması, bu noktada çoğu oyuncu için büyük avantaj. İşin sıkıntı kısmı, kimi zaman oyun bug’landığı için altyazılar uçabiliyor veya konuşma ile senkron olamıyor.
Red Dead Redemption 2‘de en önemli dostumuz ve hayatta kalmamızı sağlayan biricik atımız vardı. Burada da motosikletimiz var. Onun performansını arttırmak, daha hızlı ve sağlam olmasını sağlamak tamamen bizim ve kredimizin (oyun içi para) elinde. Yeterli seviyede güvenini kazandığımız kamplarda tamirciler, motosikletimizin performansını arttırabiliyor. Bazı kamplardaki tamirciler sadece yakıt doldurmaya ve motosiklet hasarını düzeltmeye yarıyor. Bazıları ise farklı performans güzelleştirmelerine sahip. Bu performans arttırıcılar; motosikletin daha hızlı gitmesini, az benzin yakmasını, tamir sırasında az hurda kullanılmasını, daha sessiz veya dayanıklı olması gibi dallara ayrılıyor. Motosikletimiz “herhangi bir şeye” çarptığında veya belli seviyedeki su derinliğine girince hasar alıyor. Hasarı düzeltmenin tek yolu ise hurda kullanmak. Hurda bulmak için de yol kenarındaki arabaların ön motor kısmına ulaşmak adına kaputlarını açmak ya da çeşitli kamp alanlarını yağmalamak gerekiyor. Ne yazık ki hurda, satın alınamıyor.
Motosikletimizin diğer çekeceği sıkıntı, benzin miktarı. Eğer performansını arttırsanız, daha fazla yol katetmenizi sağlayabilir, ancak her şekilde benzine ihtiyaç duyacaksınız. Benzin seviyesi belli seviyeye düştüğünde sağ taraftaki mini haritada size yardımcı olacak simgeler çıkacaktır. Tabii oyundaki zorluk derecesine göre envanter bulma kısmı da değişiyor. Merak etmeyin en kötü, çekici araçların kenarlarında benzin bidonuna denk gelirsiniz ve her benzin bidonu mutlaka tam dolu olarak bulunuyor. Dilerseniz bu bidonları Kaçık dostların üzerine atıp, yanmalarını da sağlayabilirsiniz.
Days Gone Envanter ve Harita
Oyundaki envanter, oldukça basit bir sistem üzerinden gidiyor. Envanter menüsü, Teçhizat, Kaynaklar, Malzemeler ve Üretim olarak sınıflara ayrılıyor. Teçhizat’ta silahlarımızı görüntüleyebiliyoruz. Kaynaklar kısmında sensörlü bomba, flaş bombası, molotof gibi paylayıcı malzemelere ulaşabiliyoruz. Malzemeler, bira şişesi, hava yastığı, dikkat dağıtıcı çalar saat, kerosen, zehir gibi üretimde kullanılabilen belli eşyaları kapsıyor. Üretim ise bandaj, sağlık kokteyli, dikkat dağıtıcı, çivili sopa gibi eşyaları gösteriyor. Envanter menüsünü eşyaları üretebildiğimiz yer gibi değil, üretim sırasında lazım olan malzeme listesi gibi düşünebilirsiniz.
Üretim kısmı ise L1 tuşuna basılı tutarak Afetzede Çarkı‘nda yapılıyor. Yakın dövüş odaklı silahlar (beyzbol sıpası, balta, pala vb.) belli dayanıklılığa sahipler. Eğer tamamen kırılmalarını istemiyorsanız, onları sahip olduğunuz hurdalarla tamir edebilirsiniz. Hurda feda etmek istemiyorsanız, her zaman hazırda bıçağınız mevcut ancak fazla hasar vermediğini bilin. Şansınıza araba kenarlarında ya da öldürdüğünüz haydutların üzerindeki eşyaları da alabildiğiniz için sağlam bir silah sahibi olmanız da mümkün. Tabii bir noktada güven seviyesi yüksek olan kamplardan silah satın almak daha mantıklı olacaktır. Afetzede Çarkı, silah, bandaj, molotof vb eşyalarımıza ulaşmanın kısayolu. Silahlarımıza dilersek “satın aldığımız” susturucuları takabiliyoruz. Susturucu, hasar kısmında fazla etkileyici olmuyor. Olayı, az ses çıkartmak ve Kaçıkların dikkatini çekmemek.
Ek olarak etrafımızdaki çeşitli düşmanları (yetenek verildikten sonra), bitkileri veya toplanabilir eşyaları görebilmek için R3 tuluna basarak Afetzede Görüşü‘nü kullanıyoruz. Ters üçgen şeklinde çıkan simge eğer beyaz ise toplanabilir eşya veya kapı gibi bize yardımcı olabilecek simgelerdir. Eğer Afetzede Görüşü kullandığınızda ters üçgen kırmızı ise ya orada bir tuzak vardır ya da patlamaya elverişli benzin vb. eşya. Bu arada tuzakları, kare tuşuna basarak toplayabilir ve başka bir noktaya da yerleştirebiliriz.
Oyun haritası oldukça büyük ancak bir o kadar da küçükmüş gibi hissiyata sahip. Bunun nedeni görevler arasında sürekli aynı mekanlardan geçiyorsunuz. Malum bazı görevleri geri vermek demek, aynı güzergahı kullanmak demek. Dağdan bayırdan gitmeye kalktığınızda motorunuza hasar verme ihtimaliniz yüksek, bu nedenden “aman yeter ki sağlam gideyim” kafasına girip etrafı keşfetme arzusuyla dolduğunuz söylenemez. Harita, büyük olduğu kadar da değişken. Kimi zaman kar, yağmur ve fırtına ile uğraşırken kimi zaman güneşin sıcak dokunuşunu hissedebiliyorsunuz. Karakterimiz mevsim değişikliklerinden pek etkilenmiyor, ancak düşmanı güçlü veya güçsüz hale getirebiliyor. Her şekilde Days Gone, atmosfer kısmında tam puan almayı hak ediyor. Ormanlardan çayırlara, karlı yollardan yağmurun etkisine ve hatta çamura kadar küçük detaylar iyi düşünülmüş. Tek sıkıntı ise bunları resmederken “share” tuşunu kullanmak, “Fotoğraf Mod”unu kullanmaktan daha mantıklı. Oyunun fotoğraf modu biraz sıkıntılı ve odak sorunu yaşıyor. Çok kez karıştırdıktan sonra doğru rengi ayarlamaya çalışmak bayabiliyor.
Ayrıca minik bir uyarı yapayım: bir noktada oyun, hikaye gereği sizi güneye atacak. Tavsiyem, yan görevleri tamamlamadan bölge değiştirmeyin. Yok ben yan görev falan kasamam diyorsanız, en azından dayanıklılığınızı arttıracak NERO Enjektörlerini kovalayın.
Düşman Çeşitleri, Kaçıklar
Oyunda bizi bekleyen farklı haydut türleri var. Haydut türü deyince biraz tuhaf oldu kabul. Sonuçta kimse sütten çıkma ak kaşık değil. Oyun bitene kadar kimin hatalı, kötü veya iyi olduğunu anlamak oldukça zor. Bu nedenden taraf tutmadan hikayenin tadını çıkartın yeterli. Kaçıklar gibi olup, sürekli kafası güzel gezip, sağını solu kesen RİP’çiler en sıkıntılı ekip. Tıpkı kamplar nasıl kendi aralarında gruplaşmışsa, haydutlar da kendi aralarında takılıyorlar.
Kaçıklar ise özellikle sürü halindeyken çok tehlikeli oluyorlar. Sürüye bodoslama kafa atmak, yapacağınız en son şey olsun. Eğer yeterince cephaneniz yoksa veya kaçacak yolunuzu planlamadıysanız, sessizce yanlarından geçin daha iyi. Kaçıklar ışığa duyarlıdır ve sese de tepki verirler. Genellikle geceleri ve fırtınalı havalarda beslenirler. Durum böyle olunca onların yuvalarını yakmanın en doğru zamanı, gündüz vaktidir. Geceleri Kaçık yuvasını yakmaya gitmek pek de mantıklı değildir.
Bunun dışında Kaçıklar, belli türlere ayrılıyorlar. Çoğunluğu yetişkin kaçıklardan oluşan ve gruplar halinde dolaşan Üşüşkenler, etrafına anlamsız gürültü yayıp size de hasar vererek daha çok Üşüşken çağıran dişi olan Çığırtkanlar, ufak tefek olup “genelde” siz çok yaklaşıp saldırmadıkça veya canınız çok az olmadıkça aksiyon almayan Veletler (fırsatçı pislikler diye çevrilse daha iyi), kaslı vücutlarıyla üzerinize çullanıp ağır hasar verebilen ve kolay kolay hasar almayan Ağır Kaçıklar olan Yarma‘lardan oluşuyor. Left 4 Dead’den bu tarz zombi türlerini görmek, artık çok da şaşırtıcı değil. Bir tane sağa sola bağıran manyak teyze modellemesi, bir tane araba tır ne varsa yıkan sizi yerden yere vuran koca amca modellemesi hemen hemen her zombi oyununda var. Malum aynı durum World War Z’nin oyunu için de geçerli. Vay be L4D, zombi dünyasına neler katmışsın sen.
Tansiyon Hep Tavan
Days Gone, aksiyon kısmında boş durmanıza izin vermeyen oyunlardan. Yan görev kısmı bir yerde sıkıcı olsa da yolda ilerlerken size tuzak kuran haydutlar, üzerinize doğru koşan kurt sürüsü veya bir ayı, hatta hastalık kapmış koca bir ayı en azından sıkılmanıza izin vermiyor. Bazı düşmanlar otoyollarda tuzak kurabiliyor ve gerilmiş ipi gördüğünüz anda her şey çok geç oluyor ya da ağaç tepesindeki keskin nişancı motosikletinizi ters çeviriyor, bir bakmışsınız herkes tepenize binmiş ve sizi esir almışlar. Kimi zaman esir alan haydutlar, ölümünüze de neden olabiliyor. Esir alındığınız kamptan kurtulmak için ise gizlilik yeteneklerinizi kullanmanız gerekiyor. Merak etmeyin, eşyalarınızı geri alabiliyorsunuz.
Days Gone Satın Almaya Değer Mi?
Geldik fasulyenin faydalarına. Yaklaşık 30-35 saat süreyle hikayesi tamamlanan oynanış süresini, yan görevlerle uzatmanız mümkün. Days Gone, an itibariyle ön sipariş fiyatı 430 TL (GÜNCELLEME). Bu fiyata bize sunduğu güzel şeyler kadar, oynanıştan soğutan sıkıntılara da sahip. Tema olarak kıyamet sonrası dünyada hayatta kalmaya çalışma işi, birçok oyuncunun dikkatini çeker. Hatta zorluk derecesi ne kadar tavansa, korku atmosferi o kadar çekicidir. Days Gone, tam olarak korku değil de aksiyon türüne daha yakın. Hayatta kalmak o kadar zor değil ve ölmek, neredeyse imkansız. Etrafınızı Kaçıklar çevirmediği ve benzininiz olduğu sürece, işiniz gerçekten kolay. Normal zorluk derecesi bile oynanışı bir tık yukarı çıkartmıyor, en azından ben o şekilde hissettim. Konsolda FPS oynamaya alışık biri olarak hedef alırken işim oldukça kolaydı. Tabii sizi bilemeyeceğim ama eğer seçeneklerde “nişan geçişi” ve “nişan tutuşu”nu açarsanız, her hedef değiştirmek istediğinizde silahı bir kere indirip öyle düşmana doğrultmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Sürü mü geliyor, kaçın! Ya da makineli tüfek ile elinizde ne varsa kullanın.
PS4 PRO platformunda oynadığım Days Gone grafikleri temelde kaliteli ve etkileyici görünüyor. Unreal Engine teknolojisinin nimetlerinden yararlanıldığı gün gibi ortada, ancak uzak noktalardaki geçişlerde pikselleşme bayağı can sıkıcı. Fotoğraf moduna geçtiğinizde grafikteki eksikliği anında anlıyorsunuz. Aksiyonda veya motosiklet kullanırken, genelde nereye gitmeniz gerekiğine odaklandığınızdan grafiğe takılmamak mümkün, ancak 430 TL verdiğiniz oyunda fps düşüşleri olduğunda normal olarak üzülebilirsiniz. Diğer tarafta daha önce belirttiğim gibi atmosfer gerçekten leziz. Birçok manzara geçişinin tadını (en azından etrafta Kaçık yokken) çıkartabilirsiniz. Güneşin batışını izleyebilir, kamp alanındaki müzisyenlerle kulağınızın pasını atabilirsiniz. En azından oyunda devam eden hayat (RDR2 kadar olmasa da), devam ediyormuş havasına sahip.
Oyundaki diğer ve muhtemelen en büyük sıkıntı yükleme ekranlarının uzunluğu. Ara sinematik öncesi, sonrası, arası, harita geçişleri gibi hemen hemen her şeyde araya yükleme ekranı giriyor ve bu süre anlamsız uzun. Deacon’ı sürekli aksiyon halindeyken kontrol etmeye alışınca, dümdüz olmasından sıkılacağınız anlara da geleceksiniz. Biricik eşi Sarah’yı hatırlarken, onunla geçirdiğimiz anların kontrolü kimi zaman bizde olacak. Ancak bu kontroller sadece yürümekten öteye geçmiyor. “Biraz sinematik koyalım, hadi 10 dakika da yürüt ama koşmak ayıp” mantığının amacını anlamış değilim. Hikayeye biraz duygu katalım derken zorlama koyulan “az kontrollü” sahnelerin, oyuna hiçbir katkısı yok. Sadece ara sinematik olarak geçse, çok daha başarılı olurmuş.
Days Gone, oynanışta ve kontrollerde temiz çalışıyor (buraya bir adet “ancak” gelecek), ancak (ba dum tıs) bug’a giren düşmanlar ve görevin de aynı şekilde devam edememesi gibi durumlarla karşılaşmaya hazırlanın. Örnek verecek olursak; öldürmem gereken Kaçığın araba kaputunda sıkışması, hikaye ortasında oyunun hata verip kapanması (1 saat oyuna giremediğimi biliyorum), haydutların merdiven arasında kalması, motosikletin bug’a girip dağa bayıra uçması ve benim saatlerce ona ulaşmak için uğraşmam, tırmanmaya çalıştığım çıkıntıda sıkışıp kalan Çığırtkan’ın ölememesi sonucu Kaçık Sürüsü’nün beni diri diri yemesi…Ve dahası. Days Gone’ın PS4 özelinde olup da teknik sıkıntıyla boğuştuğu görmek gerçekten üzücü.
Days Gone ile ilgili gözüme çarpan ve birkaç “oyunu oynayan” dosta sorduğumda, ulaşılamayan bazı kozmetik ürünlerin olduğunu fark ettim. Benim gibi birkaç kişi daha hikaye veya yan görev zinciri tamamlandığında ödüllendirildiğimiz motosiklet kaplamalarına ulaşamamış. Oyunun bu konuda açıklayıcı olmaması üzücü. Sonuçta eğer motosikletimiz “her şeyimiz ise” ve sırf bazı kaplamalar veya “Kupa”lar için görev kovalıyorsak, bari arayüzde bunları görebilseydik.
Kısacası çokça teknik sıkıntı ve bug’la boğuşan Days Gone, sağlam bir güncellemeye ihtiyaç duyuyor. Dakikalarca sürecek boss savaşlarını unutun, onun yerine merak uyandırıcı hikayeye ve sinematiklere odaklanın. Bir noktada kendinizi film izlermiş gibi kaptırabiliyorsunuz. Atnosfer kısmından tatmin olacağınızdan da eminim, ancak hala tamamlanması gereken belli noktaları olduğu kesin. Eğer tür olarak ilginizi çektiyse, indirim bekleyip şans verebilirsiniz. Yerinizde duramıyorsanız, beklentinizi çok yükseltmeyin.