- 68paylaşım
- 66Facebook
- 2Twitter
Stephen King kafasını anlamak gerçekten zordur. Özellikle giriş ve gelişme konusunda mükemmel giden hikayeleri, çoğunlukla kötü sonlara sahiptir. Bu sonlar ya “gerçek anlamda kötüdür” ya da “kötülüğün kazandığı” bir evrende uyanırsınız. Peki Doctor Sleep (Doktor Uyku), kitabına oranla beyazperdede ne kadar başarılı olmuş? Gelin birlikte bakalım.
Stephen King’den “Doktor Uyku/Stephen King’s Doctor Sleep” Filmi Danny Torrance’in “The Shining/Cinnet” filminde izlediğimiz Overlook Hotel’de geçirdiği korkunç konaklamanın 40 yıl sonraki devamı niteliğinde. Bu sonbaharda vizyona girecek olan bu korku hikayesinde başrolleri Evan McGregor, Rebecca Ferguson ve genç oyuncu Kyliegh Curran paylaşıyorlar. Filmin senaryosu yönetmen Mike Flanagan tarafından yazıldı ve Stephen King’in romanından uyarlandı.
Doktor Uyku Konusu
Dan Torrance,Overlook’da henüz bir çocukken geçirdiği travmanın korkularını hala geri dönülemez bir şekilde yaşar ve biraz huzur bulmak için mücadele verir. Bulduğu bu huzur Abra ile tanıştığında yok olur. Abra, kendine özgü “parlama” olarak da bilinen olağanüstü bir algılama yeteneğine sahip, cesur bir genç kızdır. İçgüdüsel olarak Dan’in de aynı yeteneğe sahip olduğunu fark eden Abra, onu arar. Acımasız Rose The Hat (Şapkalı Rose) ve onun True Knot (gerçek bağlılık) adlı, amaçları masumların bu özel güçleri (parlamaları) ile beslenerek ölümsüzlüğü bulmak olan tarikat üyelerine karşı Dan’in yardımını ister.
Dan ve Abra bu beklenmedik müttefiklik ile Rose’a karşı bir ölüm kalım savaşının içine girerler. Abra’nın kendi ‘parlama’yeteneğine böylesine masum ve korkusuzca sahip çıkması Dan’in de daha önce hiç olmadığı şekilde kendi güçlerini geri çağırmasına ve geçmişe dönme cesareti göstererek korkuları ile yüzleşmesine ve böylece geçmişin hayaletlerinin tekrar ortaya çıkmasına sebep olur.
Doktor Uyku Oyuncular
Filmde başrolde Dan Torrance rolü ile Evan McGregor (Star Wars:Episodes I, II & III, T2 Trainspotting), Rose The Hat rolünde Rebecca Ferguson (Mission: Impossible filmleri, The Greatest Showman) ve Kyliegh Curran ise Abra rolünde ilk başrol deneyimi ile yer alıyorlar. Ana oyuncu kadrosunda yer alan diğer oyuncular ise şöyle; Carl Lumbly, Zahn McClarnon, Emily Alyn Lind, Bruce Greenwood, Jocelin Donahue ve Cliff Curtis. Filmin yapımcıları; Trevor Macy (Oculus) ve Jon Berg (Wonder Woman), yönetici yapımcıları; Roy Lee, Scott Lumpkin, Akiva Goldsman ve Kevin McCormick.
Doktor Uyku İzlemeye Değer Mi?
Ülkemizde 22 Kasım (ne yazık ki) tarihinde Türkçe dublaj seçeneğiyle vizyona girecek olan film, birebir kitap uyarlaması olmasa bile meraklılarını tatmin edecek detaylarla dolu. Özellikle King hayranları, ufak tefek göndermelere (Kara Kule) hayran kalacaklar. Gelin görün ki bu bilgi kırıntılarını anlamak için King’in dünyasına da alışık olmanız gerekiyor. Filmdeki parıltı/parlama/ka gibi terimlerin bazıları olabildiğince açıklanıyor elbette. Bu kısımda spoiler vermeyeyim ki filmden daha fazla zevk alın.
Tıpkı It (O) filminde olduğu gibi Doktor Uyku da kendi doğasında vahşi bir yapıya sahip. Kimi zaman son derece sakin geçen senaryonun aniden değiştiğini görmek etkileyici. Arka planda kalp atışlarını duyduğunuz anda filmin, “gelecek” bir sonraki aşamasına sizi hazırlaması da gözden kaçmıyor. Bu kalp atışları aslında karakterler arasındaki etkileşimi gösteriyor ve sizi olabildiğince gerilime dahil etmeye çalışıyor.
Filmin en hayranlık uyandırıcı kısmı ise oyuncular. Her isim ayrıca yetenekli ve benzerlik inanılmaz derecede etkileyici. Flanagan’ın filmi hakkında bir gerginlikle ilgili en iyi şeylerden diğeri ise Rebecca Ferguson’un çalışması. “Gerald’s Game” ve “Hush” yönetmeni, aktrisleri yönetmeye gelince, bugüne kadarki en iyi çalışmasını sağlamış. Filmde, bir şekilde hem büyüleyici hem de korkutucu olan bir varlık var ortada. Rose The Hat karakterinin dikkatlice ve muazzam şekilde karizmatik görünüyor. McGregor, Ferguson’a oranla aslında biraz geri planda kalmış ancak seyirciye, “iyi anlamda” sağlam malzeme veriyor. Curran ise Abra karakterine son derece başarılı şekilde hayat vermiş. Açıkçası son zamanlarda görülmüş en sağlam genç oyunculardan biri olabilir. Abra’nın, sadece Dan tarafından kurtarılmaya ihtiyacı olan bir kurban gibi gösterilmemesi aslında inanılmaz hoşuma gitti. Yardıma ihtiyacı var evet ama aynı zamanda da belalı.
Doktor Uyku’da olabildiğince Cinnet’ten yararlanılmış. Muhtemelen göreceğiniz veya okuyacağınız birçok eleştiride sevilmeyen nokta da bu olacaktır. Hani eski isimden prim kasma muhabbeti. Günümüzde bir noktada eskilere olan hayranlığımızdan dolayı, yeni yapımlarda gelişmiş yüzleri, mekanları, tasarımları görmek hepimizi etkiler ve hatta kendisine çeker.
Minnak bir spoiler: Flanagan ve ekibi, kendilerini ister istemez Stanley Kubrick’in koridorlarında bulmak zorunda kalıyor. Bu kısımda yanlış anlaşılma olmasın, kendinizi King’in kitabından azıcık uzaklaştırın ki konuyu daha rahat anlayın. “The Shining” hayranlarından bazıları bu kutsallığı arayacak, bazıları ise bu noktayı eğlenceli ve nostaljik bulacak. King hayranı olarak kendimi ortalarda buluyorum. Minnak spoiler bitti.
Her ne kadar kitapla birebir olmalıydı diye düşünsem de eğer senaryo farklı noktalara giderken, aynı şekilde beni kendisine bağlayabiliyorsa ve etkiliyorsa, o zaman yeterince başarılıdır. Tıpkı 39 yıl önce Stanley Kubrick’in risk alması gibi Mike Flanagan da benzer yolu izlemiş. Bence Flanagan, Kubrick’e birkaç kere bel bağlasa da King’in kitabındaki yaptığı değişiklikler akıllıca ve etkili. Olayların neticesini güçlendirirken, hayatınızın en karanlık anlarını derinden çekerek, başka bir şeye çeviriyor. Kaynak malzeme belli ve burada büyük değişiklikler de var. Ancak bu değişimler, kendinden emin ilginç bir film yapımcısının kararlarını alıyor ve izleyiciye temiz şekilde sunarken, ana yapıma saygısını da göstermekten geri kalmıyor.
Mekan tasarımları, müzik seçimi, ambiyans, kostüm tasarımları, görsel estetik derken filmdeki sahne geçişlerine de ayrıca hayran kalacaksınız. Doktor Uyku, kesinlikle yakın zamanda unutabileceğim bir film değil.