Sega‘nın yıldız ismi Sonic, beyazperdede duyurulduğu gün heyecan doruktaydı. Ta ki ilk fragmanın çıkışına kadar. Büyük hayal kırıklığı yaratan Sonic modellemesi, kısa sürede düzeltildi elbet. Bu süreçte doğal olarak beklentiler azaldı ve zamanla geri planda kalan Kirpi Sonic, 14 Şubat günü vizyona girecek. İyi haber, oyun dünyasını dinledikleri için koca animasyon şirketini tebrik etmek, hatta ayakta alkışlamak lazım. Muazzam bir iş yapmışlar. Kötü haber ise bir noktada film konusu size yetersiz gelebilir ve hatta fazla çocukça bile hissettirebilir. Bana göre her iki kısım da artı, orası ayrı.
Sonic the Hedgehog olarak vizyona girecek olan filmimiz, başrollerde Jim Carrey (Dr. Ivo Robotnik), James Marsden (Tom Wachowski), Tika Sumpter (Maddie Wachowski) gibi isimleri ağırlarken yönetmen koltuğunda Jeff Fowler oturuyor. Fowler, hiç kuşkusuz pek bilinen bir isim değil. Durum böyle olunca Sonic için beklentilerin düşmesi hayli normal. Robotnik için “mükemmel” bir seçim olan Carrey için kötü yorum yapmak imkansız. Neredeyse tüm filmi leziz mimikleriyle taşıyan Carrey, role cuk oturmuş. Diğer tarafta Marsden gibi karizmatik bir aktörü es geçmek zor. Tom Wachowski, Sonic evrenine dahil değil ve sadece filmde karşımıza çıkıyor. Aynı durum Maddie Wachowski için de geçerli tabii. Ben Schwartz, Sonic’in sesine hayat veren ismin ta kendisi ve etkileyici olduğunu kabul etmek gerek.
Kirpi Sonic Hikayesi
Filmin konusu ise bizi tanıdık Sonic oyunlarının mekanlarına götürürken, diğer Sega oyunlarından bir iki tanesine selam çakmaktan geri kalmıyor. Hikayemiz minik Sonic’in bizim Dünya’mıza kaçmak zorunda kalması ise başlıyor. Güçleri yüzünden Sonic, sürekli kaçak bir hayat sürer. Yıllarca yalnız yaşayıp, sadece saklanmıştır ve bu da onu oldukça dengesiz hale getirir. Dünya’da geçirdiği yıllar boyunca arkadaşı olarak gördüğü Wachowski ailesi, onun varlığından habersizdir. Bir gün Sonic, yalnızlığı yüzünden duygularını kontrol edemez ve tüm hükümetin dikkatini çekecek bir enerji patlamasına neden olur. Durum böyle olunca süper zeki ve robotlarına aşık olan Dr. Ivo Robotnik, sahneye girer. Küçük bir kasaba olan Green Hills’in şerifi Tom Wachowski ile Sonic’in yolları kesişir. Sonic, Tom ile ilk tanışmasında şans eseri dünyalar arası seyahat etmesini sağlayan yüzüklerini kaybeder ve ikili onları geri almak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Tom, her ne kadar yardım etmeyi istemese de Sonic’in gücünün tehlikesinin farkına varmıştır. Bu sırada Robotnik, Sonic’in sınırsız gücünü elde etmek için ikilinin yolculuğunu yarıda kesmeye kararlıdır.
Kirpi Sonic İzlemeye Değer Mi?
Film hakkında spoiler vermeden genel eleştiriler, orta şeker kıvamında. Şöyle ki film, berbat değil ancak diğer tarafta eksiği de çok. En önemli konu ise devamı gelmezse muhtemelen benim gibi filmi sevenler inanılmaz mutsuz olacaklar. Özellikle animasyon şirketinin Sonic modellemesini hızla düzeltmesi, oyuncuları dinlemesi gibi konular göz ardı edilmemesi gereken konulardan.
Görsel anlamda filmin leziz göründüğünü kabul etmek gerek. Birkaç sahnede Sonic’in içindeki gizli gücün açığa çıktığını görüyor ve diğer tarafta Robotnik ile olan kaçma sahnelerinde, aksiyon severlerin gözlerinin bayram edeceğinden eminim. Fast and Furious, birkaç Olive Garden şakası, Sonic oyunlarındaki “boss fight”ların nasıl “sıkıntılı” olduğu gibi aradan ince işlenmiş göndermeler aslında filmi eğlenceli yapan ikinci detay. İlk detay ise tabii ki Jim Carrey’in muhteşem performansı. James Marsden’in sevimliliği başka güzellik ama Carrey, tüm odağı üzerine çekmeyi başarıyor.
Bir noktada filmin komedisinin fazla sıradan olduğunu düşünebilirsiniz, ancak o sıradanlık aslında eğlenceli de. Malum film müzikleri önemlidir. Sonic’in hızına yetişen tatlı melodilerin seçilmesi ve akılda kalıcı parçaların olması filmin diğer artılarından. Eğer bir Sonic hayranıysanız, eksileri çabucak göz ardı edebilirsiniz. Çünkü çok uzun bir süre daha iyi bir Sonic filmi çıkmayacaktır. Tatmin edici aksiyon sahneleri, görsel tasarım, müzik gibi artıların yanında basit senaryo olması tabii ki üzücü nokta. Konu Sonic olunca film bazında sağlam senaryo çıkarmak zor. Özellikle çok sayıda oyununun ve çizgi dizisinin olması zaten işin mükemmel olmasını imkansızlaştırıyor. Beklentinizi çok yükseltmediğiniz sürece, eğlenebilirsiniz.
Son güzel haber ise filmde sizi bekleyen iki farklı son var. İlki Sega’nın Sonic anısına piksellerle şenlendirdiği filmin mini bir özetinden hemen sonra, diğeri ise ilk sondan bir iki dakika sonra görülüyor. Ve muhtemelen ikinci sonu izledikten sonra içinizdeki çocuk tatlı bir çığlık savuracak ve “acaba devam filmi ne zaman” diye internette araştırmalara başlayacak.
Not: Çevirilerde gözümden kaçmadı “donut” kelimesinin “ponçik” olarak çevrilmesi sevimli bir detaydı aslında. Filmi izleyince neden ponçik kelimesinin cuk oturduğunu anlayacaksınız.
Doctor Sleep (Doktor Uyku) İzlemeye Değer Mi?