- 18paylaşım
- 18Facebook
- 0Twitter
Scott Weinger ve Robin Williams olmayan bir Aladdin filminin pek de başarılı olamayacağını kabul etmek lazım. Özellikle Williams’ın yokluğunu her yerde hissediyoruz. Söz konusu eski yapımların “filmleştirilmesi” son zamanların en çok konuşulan konu. Eski oyunları “remake” tadında piyasaya çıkartmak nasıl popülerse, çizgi filmleri de beyazperdeye daha süslü getirmek veya eski filmleri yine “remaster, remake” vb. etiketlerle süslemek yeni akım. 24 Mayıs Cuma günü vizyona girecek olan Aladdin, bizi 1992 yılının Disney dünyasına tekrar davet ediyor.
Aladdin Hikaye ve Oyuncular
Aladdin filmi, Aladdin, cesaretli ve kararlı Prenses Yasemin ve belki de onların geleceğinin anahtarı olan Cin’nin heyecan verici hikayesini anlatıyor. Filmi, hayali liman şehri Agrabah’ı hızlı aksiyon yeteneğiyle geliştiren Guy Ritchie yönetiyor. John August ve Ritchie tarafından yazılan film Disney’in “Aladdin” hikayesine dayanıyor.
“Aladdin” filminde, hayatın kendisinden bile geniş olan Cin karakterini Will Smith canlandırıyor. Mena Massoud, etkileyici karakter Aladdin; Naomi Scott, güzel ve kararlı prenses Yasemin, Marwan Kenzari, güçlü büyücü Jafar; Navid Negahban, kızının geleceğinden endişe eden Sultan; Nasim Pedrad, Prenses Yasemin’in özgürlüğüne düşkün arkadaşı ve sırdaşı Dalia; Billy Magnussen, yakışıklı ve kibirli aşık Prens Anders ve Numan Acar, Jafar’ın sağ kolu, saray muhafızlarının başı olan Hakim karakterini canlandırıyor.
Filmin yapımcıları Dan Lin ve Jonathan Eirich; idari yapımcılar Marc Platt ve Kevin De La Noy. Alan Menken, kendisinin ve söz yazarları Howard Ashman ve Tim Rice’ın yazdığı orijinal şarkıların yeni kayıtlarını içeren listeyi oluşturdu. Aynı zamanda Menken ve şarkı yazarları Benj Pasek ve Justin Paul tarafından iki yeni şarkı eklendi. Londra’da gerçekçi film sahalarında ve Ürdün’e bakan muhteşem çöl alanlarında çekilen filmin arkasında Agrabah şehrini hayata geçiren çok yetenekli bir kreatif ekip bulunuyor. Fotoğraf direktörü Alan Stewart, yapım tasarımcısı Gemma Jackson ve kostüm tasarımcısı Michael Wilkinson da bu ekibe dahil.
Aladdin 1992 – 2019’a Karşı
Bazılarınız kızacak ve belki de hayal kırıklığına uğrayacak ancak şimdiden yazayım: beklentinizi minimumda tutun. Tabii diğer taraftan çok da kötüsünü beklemeyin. Bunun nedeni çocukluğunuzun en sevdiğiniz çizgi filminin, zamanla evrilmesinden kaçamayacağınızdan kaynaklanıyor. Karakterlerde ufak tefek değişikler oluyor ve hatta belki de hiç görmediğiniz başka karakterler ekleniyor. Bu durumda olabildiğince görselliğe ve Disney filmlerinden hoşlanıyorsanız, o dünyanın renklerine odaklanmak önemli. En azından keyifli zaman için.
Aladdin filmi hakkında yazılacak iyi ve kötü çok detay var. Öncelikle film, görsel anlamda muazzam! Agrabah’ın güzelliği, Aladdin’in kaçarken kullandığı ara sokaklar, havai fişekler, kalabalık pazar ortamı, manzaralar derken kendinizi kısa sürede kaptırmanız mümkün. Diğer tarafta eğer Disney’in “sürekli de şarkı söylüyor kardeş bunlar” konusundan hoşlaşmıyorsanız, o zaman yanlış adrestesiniz demektir. Zira 2019’un Aladdin’i, 1992’nin Aladdin’indeki hemen hemen her şarkıyı tekrar gün yüzüne çıkartıyor. Ne yalan söyleyeyim bazıları gerçekten eğlenceli ve güzel anılara sürüklese de bir noktada sıkıldığım anlar da oldu. Tabii sonuç olarak filmden mutlu çıktığımı da itiraf edeyim, her ne kadar yeni karakter eklemeleri olsa bile.
Eğer daha önce Aladdin’i izlemediyseniz yazacaklarım spoiler içeriyor, şimdiden uyarayım. 2019 Aladdin filmi, Will Smith’in canlandırdığı sevimli Cin’in (Genie) özgürlük yıllarıyla başlıyor. Malum, biliyorsunuz ki Aladdin, son dilek hakkını Cin’i kurtarmak için kullanmıştı. Film de aynı konu üzerine yoğunlaşıyor. Bu sefer hikayeyi Cin’in şarkısı eşliğinde dinliyoruz ve ardından Aladdin’e odaklanıyoruz. Aslında Cin’in özgürlüğü sonrasında ne yaptığı konusuna ufaktan da olsa değinmek, hoş bir detay olmuş. Birçok film eleştirmeni, bu konudan inanılmaz rahatsız olduğunu ve çizgi filmde olmayan bir karakterin filme eklenmesinin gereksizliğine değinmiş. Kişisel fikrim ise tamamen nötr. Cin’in hayatını değiştiren yeni bir karakterin hikayeye eklenmesi, Aladdin yapımına olan sevgimi bir gram bile azaltmadı. Daha fazla spoiler olmadan bu paragrafı kapatalım.
Biraz İyiler, Biraz da Kötüler
Aladdin filmi mükemmel değil, ancak daha iyisinin yapılması da bayağı zor. Mesela filmin giriş sahnesinden sonuna kadar Aladdin’in her türlü kültüre hitap ettiğini anında fark ediyorsunuz. Kalabalık insan nüfusunun arasında kendi hikayelerine sahip farklı bireyler de var. Özellikle Aladdin’in meşhur “Arabian Nights” parçasıyla filmin başında bu hissiyat verilmiş.
Oyunculuk kısmında Kanadalı-Mısırlı aktör Mena Massoud, Aladdin’in sokak zekası çekiciliğini mükemmel bir şekilde yakalamış. Diğer tarafta İngiliz-Gujarati oyuncu Naomi Scott, Prenses Jasmine olarak ateş yakan bir performans sergilemiş. Babasını geçmek için her türlü becerisini ve hırsını gösteriyor, diğer tarafta koca bulmakla da ilgilenmiyor. Jafar rolündeki Marwan Kenzari ise sıradan bir kötü gibi görünmüş. Jafar’ın tuhaf ve korkunç triplerini biraz daha görmek isterdim açıkçası.
Her şey bir kenara film, tam Bollywood kafasında. Müzikal anlamda türünü sevenlerin ilgisini çeker. Göz kamaştırıcı dans numaraları ve sevimli notalar, tam olarak Aladdin’i tanımlamaya yetiyor. Alan Menken ve rahmetli Howard Ashman’ın çok sevilen şarkıları yenilenen filmden tekrar beslenmeyi başarmış ve yeni bir parça ile Jasmine’e parlaması için kendi kararlılığının hatırasını vermiş. Bu da çizgi filmden farklı olarak, birkaç sahnenin varlığına da hazır olmalısınız demek. Yine de Scott’un etkileyici vokali bir yana, Guy Ritchie’nin sunumu bir yana. Scott Weinger, her türlü ezer.
Son olarak tabii bir de Cin’imize hayat veren Will Smith var. Robin Williams’ın bayrağını taşımak hiç kolay iş değil. Will Smith’in özellikle mavi teni ve at kuyruğu saçını barındıran fotoğraflarının yayınlanmasının ardından, ortalık bayağı karışmıştı. Smith, kendi rolünü oynarken elinden geleni yapmış ancak Cin’e aşık olduğumuz ilk andaki sihri yakalamayı tam olarak başaramamış. Smith’i beğeniyorsanız, onun kendi mimikleriyle harmanlanan “You ain’t never had a friend like me” gibi parçaları hoşunuza gidecektir. Eğer çizgi filmdeki etkiyi bekliyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Orta şeker kıvamında ilerleyen film, sonunu bilmenize rağmen birkaç değişikliğe sahip. Bu değişiklikler sonucu değiştirmiyor, sadece biraz daha farklı bakış açısı yansıtıyor. Film için yazabileceğim en temiz yorum, tam olamamış ama en azından sevimli.