- 442paylaşım
- 441Facebook
- 1Twitter
KarıKoca Gaming olarak köşe yazısı serimizin ilki sizlerle. Konumuz: “Sevgili ile oyun oynamak”
Bu fikri neresinden tutarsanız tutun sürecin başından sonuna kadar unutmamanız gereken, onun sizin “sevgiliniz” olduğu ve eğer ki onun yeni başladığı bir oyunsa ve karşılıklı oynuyorsanız kazansanız dahi sevinmemeniz, çoğunlukla da kaybetmeniz gerektiğidir. Şimdi “bu ne saçma bir cümledir admin?” diyebilirsiniz. Hiç sorun değil. Hele bi dediğimizi yapmayın da görün sonrasında mevzuyu. Şöyle bir Tekken falan oynayıp kazandıktan sonra fair-play dışı “nası çaktım ama” minvalinde cümleler kurun. Akabinde gelişecek olayları ve orantısız güç kullanımının devamında gelecek tüm hafta sonu ve olası sonraki hafta ortasına kadar sürecek trip atma durumunu yaşayacağınızı temenni edebiliriz.
İşte bu noktada konuya çok profesyonelce yaklaşıp bir müddet oyunu çok iyi bilseniz de yenilmeniz gerektiğidir. Şimdi bu noktada konuyu ikiye böleceğiz. Ben (İlker) size erkek açısından yapılması ve yapılmaması gerekenleri yazacağım. Cümlelerin devamında ise topu Ceyda’ya atıp onun da hatun gözünden bu süreci değerlendirmesini okuyacaksınız.
Deplasmanda olduğunuzu kabul edin
Durum tam olarak bu şekilde. Siz elinizde topunuz deplasmanda, stadın tam ortasında taraftarlarınızdan yoksun bir şekilde başlıyorsunuz maça. Konunun başı olarak odak noktamız kız arkadaşınızı hoşuna gideceği oyunla tanıştırmak. Şimdi bu noktada düşünmeniz gereken bu dişi kişiliğin hayatında daha önceden oyun oynayıp oynamadığıdır. Eğer az buçuk (Candy Crush bile olsa) oyun oynamışsa işiniz kolay. Hele ki Sims seviyorsa işiniz daha da kolay. Ufak bir çalışmadan sonra seveceği oyunları keşfedebilirsiniz. Tycoon mu seviyor, aksiyon oyunlarından mı hoşlanıyor? Yoksa FPS mi seviyor (bakın FPS seven hatunlar biraz sert kişiliklerdir, dikkatli olun) gibi sorulara cevapları bulduktan sonra oynayacağınız oyunu kendinizin iyi bildiğinden emin olun. Bu emin olma sürecinin sonu oyunu karşı tarafa oynatmaya başladığında ise onu provoke edecek konuşmalardan kaçının “yuh orayı nası geçemezsin” ya da “ya of adam solda görmüyor musun çekil ben geçerim” dediğinizde ne o çay tazelenir ne de hoşçakal öpücüğü. Hep bir alttan alma havası olmalı üzerinizde. Bırakın kendini yesin öyle durumlarda, ıslanmış kedi gibi kuyruğunu dik tutmaya çalışsın. Arada siz 2 tuşa müdahale eder hakimiyeti kurarsınız.
Eğer ki oynayacağınız oyunu hiç bilmiyor ama meraklı ise alın onu co-pilot koltuğuna hatta “mouse’u sen al ben tuşlarla oynarım” diyin. Tabi bunu demeden önce farklı bir Save açtığınızdan da emin olun. Yoksa istenmeyen şeyler dökülür ağızınızdan. Almanca futbolcu adlarını da küfür yerine koymayın (buradan Özgür Yıldız’a şu dakika beni güldürmeye başladığı için teşekkürler), anladıklarında vallahi şişe geçirirler sizi.
Çay hazır, oyun açıldı ve hazırız… Kusura bakmayın, hazır falan değilsiniz. Önce bi sarılıp yanınızdaki arkadaşı da konuya sevimlilikle davet edeceksiniz ki o start’a o basacak ve mutlu mesut başlayacak oyun.
Genel olarak oynayacağınız oyunları kız arkadaşınızın seveceği türde ve eğlenceli seçtiğiniz sürece (şiddet, kan ve vahşet içeren oyunları oynayan arkadaşlar da var, trafikte sıkışıp Carmageddon’a dönüşmelerindense böyle durumlar onlar için çok daha iyidir) hiç sorun yok. Koşa seke oyunu oynayıp ilk “sıkıldım” lafını duyana kadar muhtemelen yarım saat geçecektir. Sizin seçtiğiniz oyuna göre oyundan 5 dakika sonra da partneriniz oyundan kopabilir (böyle partner diyince Haydar Dümen’e döndü konu hemen toparlıyoruz).
Oyun değiştirmek seçenek değildir
Doğru duydunuz, “o zaman başka bişi oynayalım” lafını ASLA etmeyin. O lafı edecekse bırakın karşı taraf etsin. Israrcı olmayın, rakibin üzerine tam saha pres uygulamak atılacak bir uzun top sonrası kontra atakla beraber golü getirir. Açık oynayın, çok gerekiyorsa kendi sahanızda top çevirin, çayı tazeleyin, sigara molası gibi şeylere başvurun, ne bilim biraz romantizm katın işin içine lakin üstüne gitmeyin.
30 dakikayı geçtiyseniz sıkıntısız stressiz işte o zaman bu oyunu tekrar oynamasını sağlayacak şeyleri yapmışsınızdır. Bu durumu en güzel şöyle açıklayabiliriz. Metallica dinlemeyen birine eğer Master of Puppets ile girerseniz, daha önceden hızlı müzikle alakası yoksa “bu ne be” diye kulaklığı fırlatabilir. Onun yerine Nothing Else Matters ile yumuşak bir giriş yapmak, piste inen uçağın tekerleklerinin yere değdiği andaki sıcaklığı yakalayabilirseniz gerisi gelir (bu ne biçim örnek yahu? –içses).
Benim diyeceklerim şimdilik bu kadar. Topu Ceyda’ya doğru yuvarlayarak oyun oynamaya kaçıyorum.
*Ceyda yazmaya başlar*
Geldik fasulyenin faydalarına (pek de severim). Sevgililer oyun oynarken en çok neden nefret ederler bilir misiniz? Kaybetmekten. Bu durum hemen hemen herkes için geçerli. İki kişi veya daha fazlası, hatta bir takım başka bir takıma karşı savaş stratejisi çevirirken, her zaman kazanmayı amaç kılar. Ucunda kendisini tatmin etmek vardır veya “o değil de iyi vurdum” cümlesini defalarca kullanmayı pek severler. Bu durum benim için de geçerlidir aslında. Oyunun sonunu görebilmek ve içimdeki merak duygusunu engelleyemediğimden, kazanmayı ve hikayenin sonucunu görmeyi pek severim. Kolay kolay bir oyunu yarım bıraktığım görülmez. Kadın ve erkek psikolojisinde oyun oynamak, aynı hikayenin içerisinde farklı rollerde senaryoyu şekillendirmekten farksızdır. Birimiz bütün yaratıkları öldürmekten haz alır, diğerimiz ise takım arkadaşlarına yardım etmekten hoşlanır. Aynı oyun içerisinde farklı amaçlara hizmet etmek de yapbozun eksik parçalarını tamamlar. Bu nedenden partnerimizin neyi sevdiğini çok iyi bilmek, boynumuzun borcudur. Ne de olsa işin ucunda karşılıklı olarak mutlu olmak var.
Önemli olan eğlenmek
Kadın gözünde oyun oynamak, erkek gözünden bakıldığında biraz daha farklıdır. Kimimiz sadece zaman harcamak için oyun oynarız, kimimiz ise sanki sayısal loto oynamış gibi rakamların doğru sırada çıkmasına uğraşırız. Bu nedenden dikkatli olmanız gereken önemli bir konu var bayanlar: “bazı oyunlarda erkekler, bizden her zaman üstündür”. Bunu kabul ettiyseniz yazının kalanını okumaya devam edin.
Yapılan bazı araştırmalar kadınların, Facebook vb. oyunlarda daha başarılı olduğunu belirtmiş. Buna çok güldüm ve gülmeye devam ediyorum. Ya arkadaş, neden şu kadın ve erkek oyuncu diye insan kayırırsınız anlamıyorum. Oyuncu adam oyun oynar işte, bu kadar basit. Tek fark, bazılarımız MMO sever, bazılarımız FPS sever. İşte partnerimizle anlaşmamız gereken nokta da tam burası. Amacınızın “eğlenmek” olduğunu unutmayın. Evet, kimi zaman erkekler kazandıkları zaman bambaşka bir yaratığa dönüşüyorlar ama bunun nedeni, içlerindeki çocuğun hala orada uyuyor olmasından kaynaklı. Biz kadınlar, doğuştan anaç varlıklarız. İşimiz, onların sırtını sıvazlamak ve tabii ki onların da karşılığında bizi korumasını sağlamak. Merak etmeyin, işimiz burada bitmiyor veya onların tek amacı tabii ki bu değil. Ancak bu, başka zamanın konusu olsun.
Bir kadın gözünden sevgilinize, sevdiğiniz oyunu oynatmanın en önemli noktası, ona sevdiği mezeleri hazırlamanızdır. Bu durum tıpkı rakı masasında olması gereken beyaz peynir gibidir. Erkeğin kalbinden geçen yolun, midede olduğunu birçoğumuz biliyoruz. Bu konuda çok ciddiyim. İlk olarak doğru ortamı hazırlamalı ve onu zayıf noktasından vurmalısınız. Eminim partnerinizin hayır diyemeyeceği ve onu oyalamanızı sağlayan bazı yiyecekler vardır. Siz oyunu açmadan onları hazır edin. Masayı bir güzel donatın. Sonra da oturun oyunun başına ve sabırla anlatmaya başlayın. Ancak cümeleleriniz asla uzun olmasın. Unutmayın, çok konuşan kadından “hiçkimse” haz almaz (buna ben de dahilim öhöm).
Oyun türü önemli
Partnerinizin hangi oyun türünü sevdiğinden emin olun. FPS, korku, MMO, TPS, aksiyon veya macera… Elbet onun dilini anlatacak güzel bir oyun vardır. Biz hiç ortak bir oyunda oyanayamıyoruz demeyin. Co-op olarak oynayabileceğiniz veya MMORPG türünde onun ilgisini çekecek bir şeyleri mutlaka bulursunuz. İmkansız diye bir şey yoktur hatunlar.
Ortak oyun türünü bulduğunuzda ona kolayca oyunu öğretirseniz, işiniz kolay. Bir erkeğe oyun öğretmek genelde zordur. Bunun nedeni ise gururlarına yediremezler (bazıları). Bırakın oyunu kendisi keşfetsin. Yani partnerinizin kontrolü ele almasına izin verin. Erkeklerin birçoğu liderlik etmeyi sever. Sizin sevdiğiniz oyunu beraber oynadığınız sürece, sorun yok. En önemlisi ise partneriniz, sizden oyunu değiştirmesini isteyene kadar klavyeyi/kontroller’ı yerinde bırakın. Yani başarısız olduğu bir oyundan kendisinin sıkılmasına izin verin. Bir süreden sonra yüzündeki ifade, oyundan zevk alıp almadığını gösterecektir.
Kısacası yapmanız gereken önce doğru ortamı yaratmak, sonra sevdiği türü bulmak ve ona göre en basit oyunu gümüş tepside partnerinize sunmaktır. Eğer o oyun, yani sizin sevdiğiniz oyun ona kolay gelirse, işte en eğlenceli noktada orada başlar. Her zaman yedek bir plan yapmak önemlidir. Bu durumda B planınızı kullanın ve daha zorlu bir oyunu, partnerinizin oynamasını sağlayın. Bir süreden sonra sırf merakından, sizinle oynamak isteyecek ve bir bakmışsınız bir MMO oyununda biriniz tank, biriniz healer olmuşsunuz. Eh, mükemmel ikili oldunuz işte, daha ne olsun. Ya da bir FPS oynarken birbirinizi de kollamaya başlayabilirsiniz. Unutmayın, anahtar kelimelerimiz: sabır, anlayış ve eğlence. Birbirinize sahip olmak, zaten hayatınızın en tatlı senaryosunu şekillendiriyor. Buna bir de hobilerinizi ortaklaşa yapmayı eklerseniz, karşılıklı anlaşmayla mükemmel bir çift olursunuz.
Serimizin 2. yazısına kadar şimdilik hoşçakalın.