- 25paylaşım
- 25Facebook
- 0Twitter
Korku Seansı (Conjuring) evreninin en “korkutucu ve vahşi” kötülüğü olarak bilinen Annabelle, hikayesine Annabelle Comes Home ile kaldığı yerden devam ediyor.
Conjuring, korku severlerin kalbini o kadar hızlı kazandı ki doğal olarak serinin yeni isimleri gelmeye devam ediyor. Diğer tarafta Warren çiftinin evinde tuttuğu çokça lanetli eşyanın da ayrıca hikayesi anlatılmaya devam ediliyor. Hiç kuşkusuz en gizemli ve sevilenleri Nun ile Annabelle oldu. Pek tabii ki Annabelle: Creation, ilk isme göre çok daha başarılıydı. Gerek aksiyonu, gerekse korkusu derken insanın içini ürperten detaylara sahipti. İlk film, sadece giriş tadında olduğu için ve son birkaç dakikası haricinde dikkat çekici yanı yok denilecek kadar azdı. Efektler çok kötüydü ve anlatılmak istenen konuya film, bir türlü odaklanamıyordu. Tüm bunlardan ders çıkarılınca Annabelle’nin en tatlı ismi Annabelle: Creation oldu. Açıkçası Annabelle Comes Home’dan hala daha başarılı olduğunu düşünenlerdenim. Bunun nedenini de bir sonraki paragraflarda anlayacaksınız.
Annabelle Comes Home Konusu
Annabelle 3/Annabelle Comes Home başrolünde Conjuring/Korku Seansı evreninden şeytani oyuncak bebeğin oynadığı, New Line Cinema’nın başarılı Annabelle serisinin üçüncü filmi. Annabelle serisinin (TT, The Nun) senaristi Gary Dauberman’ın ilk kez yönetmenlik yaptığı Annabelle 3/ Annabelle Comes Home’un yapımcıları Conjuring serisinin tümünün yapımcısı olan Peter Safran (Aquaman) ve Conjuring evreninin yaratıcısı James Wan (Aquaman).
Annabelle’i durdurmaya kararlı olan şeytan çıkarma uzmanları Ed ve Lorraine Warren, perili bebeği evlerinde bulunan kilitli odaya getirir ve güvenli bir şekilde kutsal camın arkasına koyarlar. Her şeye rağmen Warren çiftini karanlık bir gece bekliyordur. Annabelle’in odadaki diğer kötü ruhları harekete geçirmesiyle şeytani ruhların yeni hedefleri bellidir— Warrenlar’ın on yaşındaki kızları Judy ve arkadaşları. Birçok lanetli eşyanın var olması, Annabelle’in tıpkı bir ışık gibi ruhları kendisine çekmesiyle sonuçlanır. Böylece Warren’ların bir süreliğine uzaklaştıkları evde yalnız kalan Judy, bakıcısı Mary Ellen ve onun arkadaşı Daniela Rios, korkutucu geceden sağ çıkmaya çalışırlar.
Annabelle Comes Home İzlemeye Değer Mi?
Seriye hakimseniz ya da en azından beğendiyseniz, Annabelle Comes Home muhtemelen hoşunuza gidecektir. Güzel haber, ilk filmden çok daha iyi. Kötü haber ise ikinci filmden çok daha geri planda kalmış. Film kahramanları olan Warren’ları neredeyse hiç görmüyoruz. En azından asıl korkunun ortaya çıktığı anlarda yoklar.
Bir noktada her korku serisi, kendisini gülünç durumlara düşürür. Bu konu, aslında birçok izleyiciye göre değişir. İlk isimler korkutucu, gizem ve çokça “zıplatmayla” kendisini öne çıkartır. Ardından gerilim dakikaları uzar, alt karakterlerin hikayelerine odaklanılır ve bir bakmışsınız “çok uzun” süren dizi sezonları gibi sırf zaman geçirmeye izler olmuşuz. Böyle düşündüğünüzde her şey üzücü gibi görünebilir, aslında değil. Bazı noktalarda o ani korkular, izleyiciyi kendine getirir ve bu duruma gülmeye başlar. Alın size komedi. Diğer tarafta ölümler sizi fazla etkiler, alın size dram.
Annabelle Comes Home, sadece biraz korkutucu, çokça ve kimi zaman sıkan gerilim, başarılı efektlerin yanına çokça sessizliğe bürünmüş din öğelerinin suratımıza vurulduğu yapımlardan. Conjuring yıldızları Patrick Wilson ve Vera Farmiga, bir noktada serinin kilit isimleri haline geldiler. 1970’lerin çiçekli duvar kağıtları, renk paletleri, kostümleri ve atmosferin tatlı dokunuşu arasında oyuncak bebek Annabelle, Ed ve Lorraine tarafından evlerine getiriliyor. Yığınla totemle dolu bir odaya sokuluyor ve “hadi nasıl korkunç yaparız, aa sandalye! Hem de gıcırdıyor bak bak” havasıyla gözümüze sokuluyor. Bundan sonrasında çokça ses efekti ve sessizlikle dolu sahnelere maruz kalıyoruz.
Bu arada ek ve önemli bir bilgi: Annabelle, iblis bir bebek değil. Oyuncağın olayı, diğer ruhları kendisine çeken bir fener olma özelliğine sahip olması. Bir şekilde bu bebek serbest kalınca, gelinlikli çılgın bir hatun, kurbanlarının gözlerinde bozuk paralar koyan Ferryman ve sisten kurt adamımsı yaratık, Annabelle Comes Home’un yıldızı olma özelliğine sahip. Samuray kostümü ve özellikle televizyon sahnesi, kesinlikle en ilgi çekici sahnelerden.
Tıpkı annesi gibi ölüleri gören Judy, muhtemelen en kötü bebek bakıcılığı deneyimini yaşıyor falan. Burada gülmek serbest. Tabii bu kadar gülümsemenin arasına Judy’nin okul hayatında bile ölüleri görmesi, işleri daha da ilginçleştiriyor.
İlk iki Annabelle filminde Gary Dauberman yazar kadrosundaydı, şimdi yönetmen koltuğuna geçince olaylar biraz karıştı. Şöyle ki filmin gerilim sahneleri anlamsız uzun. 10 dakikada merdiven çıkmak, bu sürede de müzik veya ses efektinin olmaması, o 10 dakikanın sonunda aniden bir şeylerin suratınıza geleceği çok belli. Makyaj kısmında ve gerilim noktasında beklediğini alırsınız, ancak benzer şeylerin tekrarlanması canınızı sıkabilir.
Aslında Warren ailesinin evinde bulunan ve “sözde lanetli” olduğu söylenen çokça eşyanın ardındaki hikayeyi anlatmak varken, tekrar Annabelle’e odaklanmak kötü bir taktik olmuş. Doğru, her seferinde “en kötü” olarak biliniyor ancak internette dönen çokça hikayeden birinin alınması, daha başarılı bir senaryonun ortaya çıkmasını sağlayabilirdi. Mesela iki hemşirenin Annabelle’i bulma hikayesi, birinin erkek arkadaşının çizikler içinde uyanması ya da oyuncak bebeğin bir motosiklet kazasına sebep olması vs. Başarılı kısım ise dikkatli izlerseniz bu filmde, Conjuring evreninin çokça özel ismine denk gelmek mümkün. Mesela, ben hala Crooked Man bekliyorum. Açıkçası en büyük korkum tüm serinin Annabelle’e bağlanması. Umarım, gelecekte çok daha farklı hikayelere adım atarlar.
Annabelle Comes Home, orta şeker kıvamında ancak dilinizde acı bir tat bırakan isimlerden. Beklentinizi yükseltmezseniz çokça gerilirsiniz. Hele ki korku öğelerine alışık değilseniz, diken üstünde oturacağınızdan eminim. Şiddet öğesi yok denilecek kadar az, bir akşam arkadaşlarınızla oturup üzerine muhabbet çevirebileceğiniz filmlerden.
Film, 28 Haziran günü vizyona girdi.