- 30paylaşım
- 30Facebook
- 0Twitter
DC ve Marvel arasındaki kapışmanın tarihi o kadar uzun ki ne yazmaya zaman yeter, ne de elle tutulur bir açıklaması vardır. Gelin görün ki her markanın altındaki kahraman sayısı, bir diğerine benzerdir veya güç konusundaki duruşları farklıdır. Özetle ikisinin de güzellikleri, türünü sevenler için vazgeçilmezdir. Pek sevgili Shazam, sevilen isimlerden biri olmasıyla oldukça şanslı aslında.
Shazam’ın ortası yoktur. Ya çok sevilir ya da nefret edilir. Çoğu insanın gözünde o bir ergendir ve davranışları rahatsız edicidir. Benim gibi sevenler de bu yüzden onun özel olduğunu düşünür. Zira kendisi gerçek anlamda bir çocuğun zihnine sahiptir. Kişisel noktada Shazam, benim için oldukça özeldir. İtiraf etmem gerek ki nasıl Marvel tarafında Deadpool ve Spider-Man biricikse, aynı durum DC içinde Batman ve Shazam için geçerlidir.
Shazam Konusu
Hepimizin içinde bir süper kahraman vardır, bunu ortaya çıkarmak için sadece biraz sihir gerekir. Billy Batson, (Asher Angel) zorlu şartların üstesinden gelmeyi bilen 14 yaşındaki kimsesiz çocuk, “Shazam!” diye bağırdığı anda, eski zamanlardan kalan bir büyücü sayesinde, yetişkin süper kahraman Shazam’a (Levi) dönüşüyor.
Başrolünü Zachary Levi’ın (TV dizisi Chuck’tan) canlandırdığı, DC süper kahramanının başlangıç hikâyesinin anlatıldığı, kötü karakter Dr. Thaddeus Sivana rolünde Mark Strong’un (Kingsman filmleri), Billy Batson rolünde Asher Angel’ın olduğu (TV dizisi Andi Mack’ten), yönetmenliğini David F. Sandberg’ün (Annabelle: Creation) yaptığı “Shazam! 6 Güç”, bir New Line Cinema filmi. Filmin yapımcısı Peter Safran. (Aquaman, The Conjuring ve Annabelle filmleri)
Kaslı, heykel gibi bir vücudun içinde hâlâ bir çocuk olan Shazam, kendisinin bu yetişkin hâlinin, her ergenin süper güçlerle yapacağı şeyleri yaparak tadını çıkarıyor: Onlarla eğleniyor! Uçabiliyor mu? Röntgen görüşü var mı? Ellerinden şimşek fırlatabiliyor mu? Sosyal bilimler sınavından kaçabiliyor mu? Shazam, bir çocuğun neşeli pervasızlığıyla yeteneklerinin sınırını sınamaya girişiyor. Ama Dr. Thaddeus Sivana’nın (Strong) kontrolündeki ölümcül dokuz günahı simgeleyen kötü güçlerle mücadele etmek için, bu güçleri kısa sürede ustaca kullanmayı öğrenmesi gerek.
“Shazam! 6 Güç”ün diğer oyuncuları şöyle: Billy’nin en yakın arkadaşı ve süper kahraman hayranı Freddy rolümde Jack Dylan Grazer (IT), Büyücü rolünde Oscar adayı Djimon Hounsou, Faithe Herman (TV dizisi This Is Us), Grace Fulton (Annabelle: Creation), Ian Chen (TV dizisi Fresh Off the Boat), Jovan Armanda (TV dizisi Hawaii Five-0), Marta Milans (TV dizisi Killer Women) ve Cooper Andrews (TV dizisi The Walking Dead.)
Büyük oranda DC evreninde geçen ama kendine has eğlenceli, aile odaklı havaya sahip filmin senaryosu Henry Gayden’a, DC karakterlerinden uyarlanan hikâyesi de Gayden ve Darren Lemke’ye ait. Shazam’in yaratıcıları Bill Parker ve C.C. Beck. Filmin baş yapımcıları şöyle: Jeffrey Chernov, Christopher Godsick, Walter Hamada, Geoff Johns, Adam Schlagman, Richard Brener, Dave Neustadter, Dany Garcia, Hiram Garcia ve Dwayne Johnson.
Sandberg’ün yaratıcı ekibindeki diğer üyelerse, Annabelle: Creation’ın görüntü yönetmeni Maxime Alexandre, yapım tasarımcı Jennifer Spence, kurgucu Michel Aller ve kostüm tasarımcı Leah Butler. Müzikler Benjaming Wallfisch’e (Blade Runner 2049, IT, Annabelle: Creation) ait.
Shazam Filmi Nasıl Olmuş?
Geldik fasulyenin faydalarına: Billy Batson’a hayat veren Asher Angel, çizgi romandan fırlayan mimiklere sahip ve Zachary Levi, Shazam için muazzam bir seçim olmuş. “Shazam ilk ortaya çıktığında nasıl olurdu” triplerini yansıtma konusunda ise izleyiciyi sonuna kadar ekranda tutmayı başaran Levi, Shazam’ı tam olarak olması gerektiği gibi gösteriyor. Hatta fazla leziz (nom nom nom *yazar burada öksürdü*). Tabii ki Mark Strong’un performansını es geçmek büyük haksızlık olur. Kingsman’ın Merlin’inine hepimiz aşık olmuştuk. Shazam’daki performansı da aynı şekilde başarılı.
Spoiler kısmından uzak kalarak film hakkında olumlu olduğu kadar birçok izleyicinin gözünden kaçmayacak olumsuzlukları da değerlendirmek gerek. Bunlardan ilki muhtemelen rahatsız olabileceğiniz filmin “çocuksu” olması (Merlin’in Kazanı Ersin, kulakların çınlasın). Bir noktada salondan çıktığınızda her şey çok eğlenceli gibi görünse de DC’nin karanlık havasına alışan ve ciddi konuları isteyen süper kahraman film severler için hayal kırıklığı yaratabilir. Ancak Shazam, kendi içerisinde sürekli eğlenceli olmasıyla bilinir. Durum böyle olunca “eğlence” faktörünün fazla olması, tamamen göreceli.
Kişisel olarak filmin eğlenceli olması oldukça hoşuma gitti ve ciddi anlamda ikinci, belki de üçüncü kere izleyeceğim. Hatta Blu-Ray çıktığı anda arşivime ekleyeceğim isimlerden olması, benim açımdan gurur verici. DC’de gerek Justice League veya Wonder Woman tam olarak isteklerimi karşılayamamıştı. Orta şeker ama ikinci kere izlenir mi, muamma soruları çokça kafamı kurcaladı. Sonrasında Wonder Woman’ın muazzam soundtrack’lerini kurcalarken buldum kendimi. Aquaman ise beklenmedik şekilde başarılı olunca, DC çıtayı yükseltmeyi başardı.
Konu kısmında Shazam’da çeşitli göndermelerinin yanında, DC’deki birkaç ismin tabela misali karşımıza çıkması hoş bir dokunuş olmuş. Dalgalı ilerleyen hikayede çokça komedi, orta şeker aksiyon ve en önemlisi Billy Batson’ın kendini arayış, kabul edilme isteği, aile kavramlarını ana fikir almasıyla öne çıkıyor. İşlerin nasıl sonlanacağını bilsek bile bir iki ters köşe vuruş da gözden kaçmıyor.
Filmin kendisine odaklanmaktan muhtemelen müzik kısmını tamamen unutacaksınız. Hani bazı filmler olur “sountrack’leri bulayım da dinleyeyim” dersiniz, Shazam için aynı durum geçerli değil. Billy’nin gaza geldiği noktalarda Benjaming Wallfisch’in dokunuşları anında kulağınıza yerleşiyor, orası ayrı. Sonuç olarak Blade Runner 2049 ve IT gibi yapımlarda çalışmış olan Wallfisch’in kendisine haz bir tarzı var. Bu tarz, herkese hitap etmiyor malum.
Kısacası beklentiniz yüksekse beklediğinizi alacaksınız demektir ancak bu durum, Shazam karakterini bilenler için geçerli. Süper kahraman güçleri epik olsun (zaten efsane ancak filmdeki sunum farklı), of şöyle ortalık patlasın, yumruklar çakışsın falan derseniz tekrar düşünün. Genel noktada Aquaman, Superman veya Batman’in nasıl süper kahraman hayatına atıldığını bilmeyen yoktur, ancak Shazam için aynı durum geçerli değil. Onun tarzı ve duruşu farklı olunca, tanınma noktasında ilginç bir yol izliyor.
Eğlenirsiniz, gülersiniz, çocuksu havasından belki rahatsız olursunuz, belki de çok seversiniz. Bu film, muhtemelen “çok iyi” veya “çok kötü” değerlendirmeleriyle şekillenecek isimlerden. Bu da her şeyi kişiselleştiriyor. Her şekilde 2 saat 12 dakikalık film, sıkmadan kendini izletmeyi başarıyor. Şans verirseniz, benzer duyguları yaşayacağınızı düşünüyorum. Şimdiden iyi seyirler.
Son olarak 5 Nisan Cuma günü vizyona girecek filmde iki farklı son mevcut. Bu konuda spoiler isteyenleri aşağıya alalım, istemeyenler için ise sonlar konusunda beklentinizi yükseltmeyin derim.
Biz İnceleme – İzlemeye Değer Mi?
SPOILER:
Filmdeki sonların hiçbirinde ne yazık ki Black Adam yok arkadaşlar, üzgünüm. En azından filmin ilk sonunda Dr. Thaddeus Sivana’nın tekrar döneceğinin altı çiziliyor. İkinci sonda ise Shazam’ın farklı bir gücünü test ettiğine şahit oluyoruz, gülümsetiyor orası ayrı ancak insan daha fazlasını beklemeden edemiyor işte.